Mondros Mütarekesi ile silahlar susar, kalemler konuşmaya başlar. İstanbul Hükümetinin zafer olarak tanıttığı mütarekenin aslında bir teslimiyet sözleşmesi olduğunun anlaşılması, düşman donanmasına
Kağıt ve kalem oldu yoldaşım sende sonra..
Çoğu zaman beni benden korudular tüm güçleriyle..
Yüreğime ağır geleni kağıt yüklendi çoğu zaman.
kağıda yardımcı olan kalem ise çok yorgun olsa da gözyaşlarım mürekkebi oldu belki kalem bıkar kağıda dökülmekten fakat mürekkep hala zorluyor kalemi ..!
Her şeyden önce, güzel ya da değil, bir çizim yapacaksanız kendinizi baskı altında hissetmeyin. Elinizi basitçe kımıldatın ve çemberi çizin. Bedene, kola ve ele yaratma özgürlüğü vermek için mantıksal herhangi bir düşünceden arınmak çok önemlidir.
1. Bir kalem ve siyah bir mürekkep (ya da basitçe koyu bir marker kalem de kullanabilirsiniz), ayrıca iyi kalite bir beyaz kâğıt satın alın.
2. Çizgiyi çekmeden önce derin bir nefes alın, mümkün olduğunca çok havayı içinize çekin ve dışarı salın.
3. Çemberi bir seferde çizin. Elin kâğıda dokunmasına gerek yok, çünkü hareket kolla yapılmalıdır. Profesyonel Japon kaligraflar (şodoka'lar) bir enso çemberi çizmek için bütün vücutlarını kullanırlar. Bazen oturarak bazen de ayakta yaparlar.
4. Eserinizin kâğıttaki haline baktığınızda, onu asla yargılamayın. Çember içe veya dışa dönük; simetrik veya asimetrik olabilir. Bunun çok önemi yok!
5. Yeni bir çember çizin.
Not: Bir enso çemberi çizmek, örneğin günlük yazmak gibi zihin boşaltma ritüellerinin başını çeken bir uygulamadır, bu sayede duygularınız çok daha özgürce akar ve siz de onları not edebilirsiniz.
Toprak zengin ama bu topraklarda olan insanlar neye ihtiyaç duyuyorlar? Hiçbir şey üretmiyor, sadece satın alıyorlar. Yabancıların ürettiklerini tüketiyorlar. Makineleri satın alıyorlar; yünü, ayakkabıyı satın alıyor. Cam, ilaç, sabun, canlı hayvan ve ekmek için tohum… kağıt, mum, mürekkep satın alıyorlar.
Neyi satın almıyoruz , söyleyin? Kendi başımıza ne üretiyoruz? Kurşun kalem, iğne, iplik, düğmeler-onları da yabancılardan alıyoruz. Söylemekten utanıyorum, ancak yabancıların düğmeleri olmasaydı, kıyafetlerimizi giyemezdik. Yabancı mendiller olmasaydı, yüzümüzü silemezdik. Yabancı kaşıklar, çatallar, bıçaklar olmasaydı, neyle yemek yiyecektik. Kendimize ait hiçbir şeyimiz yok. Her şey yurtdışına ithal ediliyor. Her şey pahalı. Ödeyemezsek, kredi çekiyoruz. Bir yandan pahalılıktan şikayet ediyoruz, diğer yandan sürekli övünüyoruz.