Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalkıp bir yere gideyim Kalkıp nereye gideyim?
Bülent Parlak
Bülent Parlak
Dünyanın en yorgun ve en güçlü insanlarıdır anneler. evlatlarına karşı kızgınlıkları, telaşları, tembihleri, koruyup kollamaları, kısacası her halleri kendilerine hastır ve hepsinin altındaki tek güdü istisnasız muazzam bir sevgidir.Şefkat "ana şefkati" diye onunla anılır. ... - Hüğaaa, elimi kestim anneee, çok acıyoğaa hüğaaa. - Eyvahhh! Ooohhh, çok iyi oldu sana ohhh! Yüreğimin yağları eridi.Ver ver bi de ben keseyim ver. Tabi, ben sana git ddedim, o bıçağı tut dedim, elini bir güzel kestir dedim.Ohh nasıl sevindim varyaaa, kanasınnn, şakır kakır kanasın. Ana lafı dinlemezsen öyle olur.Hah çek şimdi cezanı...Offf yaa off! Ben nerelere gideyim amaaaan aman. Ölmek var ya hiç bişii diil hiç bi şiii... ..... - Anne çok miğdem ağrıyo ya n'apim? - İç yavrum iç. Daha çok sigara iç. bitir o paketi. Sonra terle terle, üstüne bi de soğuk su iç geçer. ..... - Anne çantamı gördün mü? Nereye koydum ben bunu ya öff. - Nereye var gücünle fırlatıp savurduysan ordadır evladım. Bi dahakine daha uzaa fırlat, elinle koymuş gibi bulursun e mi çocum? .... - Hoş geldin, hoş geldin. Aman da acıkmıştır şimdi benim güzel oğlum. Patates yemeği yaptım yer misin? Yanında pilav da var. Bi de muhallebi yaptım, sen seversin.Hazırliyim mi anasının bi tanesi? - Ya ben patates yemem. Pilav da istemem şimdi.Başka bişi var mı? - Var. Bi temiz sopa var.Yer misin çocum?! ... - Günaydın anne. Iaaaahh. ay ayılamıyorum ben ya. Alamadım uykumu gene. - Sana da iyi ikindiüstleri yavrum. Daha hava kararmadı ki, sen niye böyle erkencikten kalktın? iki saat sonra akşam olacak, nasılsa gene yatacaksın.Kalkıp bölmeyeydin kış uykunu çocum. ...
Sayfa 40
Reklam
NEDİR İLMİN BAŞI? Vaktiyle köyün birinde Deli Hüseyin diye anılan bir adam varmış. Yirmi yaşına varan Deli Hüseyin evlenmiş, düğün yapmış. Düğün gecesi, nikâh kıymaya gelen iki hocaefendi bir dînî mesele hakkında güzel bir sohbete başlamışlar. Genç Hüseyin hayran hayran bu mubâhaseyi dinlemiş, o yaşına kadar geçirdiği zamana hayıflanmış, içinde
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine. Bütün öksüzlerin kederiyle baktım yüzüne, ne zaman geleceği düşündüysem. Bir haksızlığı haykıran herkese senin soluğunu verdim. Bütün hapislerin penceresi yaptım seni. Sonra tuttum kenar mahallelerin yalnızlığını gösterdim, bir özür, bir bağışlanma umuduyla. Söze inandım, gövdene ondan çok… Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk olduğunu. Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim yalnızca. Işıklı bir korunak arayacağım sesinin kıvrımlarında. ‘Gelmen iyiliktir’ diyeceğim. Yüreğimden başka yanıtım olmayacak. Bir sorudan bir soruya vuracağım seni yine. Dünyanın bütün yağmurları yağacak iki söz arasında. Ellerimi geçmişe mi geleceğe mi koyacağımı şaşıracağım. Küller altındaki köz için bir yudum soluk isteyeceğim. 'Aşk iki kişiliktir’ sözünü düşüneceğim uzun uzun. Kalkıp pencereden hayata bakacağım. Alnından öptüğüm yerde 'Ülkemsin’ diyeceğim. Bir gülüşünle çıkıp caddeleri dolduracağım. Ya sen bu ülkede doğmasaydın, ya ben aşkı herkes gibi bilseydim?
KırmızıkediKitabı okudu
"Kalkıp bir yere gideyim Kalkıp nereye gideyim?" | Bülent Parlak
Benim hiçliğime...
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine. Bütün öksüzlerin kederiyle baktım yüzüne, ne zaman geleceği düşündüysem. Bir haksızlığı haykıran herkese senin soluğunu verdim. Bütün hapislerin penceresi yaptım seni. Sonra tuttum kenar mahallelerin yalnızlığını gösterdim, bir özür, bir bağışlanma umuduyla. Söze inandım, gövdene ondan çok… Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk olduğunu. Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim yalnızca. Işıklı bir korunak arayacağım sesinin kıvrımlarında. ‘Gelmen iyiliktir’ diyeceğim. Yüreğimden başka yanıtım olmayacak. Bir sorudan bir soruya vuracağım seni yine. Dünyanın bütün yağmurları yağacak iki söz arasında. Ellerimi geçmişe mi geleceğe mi koyacağımı şaşıracağım. Küller altındaki köz için bir yudum soluk isteyeceğim. 'Aşk iki kişiliktir’ sözünü düşüneceğim uzun uzun. Kalkıp pencereden hayata bakacağım. Alnından öptüğüm yerde 'Ülkemsin’ diyeceğim. Bir gülüşünle çıkıp caddeleri dolduracağım. Ya sen bu ülkede doğmasaydın, ya ben aşkı herkes gibi bilseydim?”
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Reklam
Allah'ın Sevdiği Kuluna Beş Öğüdü...
Adamın biri bir gün bir rüya görmüş. Belki salih bir zat belki de peygamberân-ı izâm hazerâtından birisi, bilemiyoruz. Farklı rivayetler var. Rüyasında hâtiften bir ses ona demiş ki: "Sabah olup da sokağa çıktığın vakit gördüğün ilk şeyi ye. İkinci şeyi sakla. Üçüncünün isteğini geri çevirme. Dördüncüyü üzme. Beşinciden de kaç." Sabah
"kalkıp bir yere gideyim kalkıp nereye gideyim" Bülent Parlak, Her Şey İçin Çok Geç
236 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.