Kalp
“Kalbinizle konuşun, kalbinizi açın, kalbinizle görün, kalbinizle işitin, kalbinizle... kalbinizle... Çünkü bir söz kalpten geliyorsa kalbe girer, bir kalp kendini açıyorsa açık kalpler bulur, kalp gözüyle bakan elbette görür, kalbiyle işiten söylenmemiş heceleri bile duyar, kalbiyle... kalbiyle...”
380 syf.
·
Puan vermedi
Mevlana ve Şems'ten Yüreğinizi Isıtan Sözler
Mevlana ve Şems'ten Yüreğinizi Isıtan Sözler
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
her bi sozu hassas kalpleri guzel etkiler kutatgu bilig i biliyorsaniiz ona benziyor bu arada kutadgu bilig yusuf has hacip tarafından yazilmiş seckin bir eser
Mevlana ve Şems'ten Yüreğinizi Isıtan Sözler
Mevlana ve Şems'ten Yüreğinizi Isıtan SözlerEnder Haluk Derince · Yakamoz Yayıncılık · 2014183 okunma
Reklam
Allah’ın kullarından çok azı insanlarla gönül bağını kesip yalnız kalmaya, Kur’an okumaya, Hz.Peygamber’in mübarek sözlerini okumaya ısınır. Hiç kuşkusuz böyle kulların Allah’a ısınan, kendini Ona yakın hisseden kalpleri olur.
Sayfa 284
bismillahirrahmanirrahim
O, gözlerin hıyanetini ve kalplerin gizlediğini bilir. Allah adaletle karar verir. Onların, Allah'ın dışında tapındıkları ise hiçbir şey hakkında karar veremezler. Çünkü her sesi işiten ve her şeyi gören yalnız Allah'tır. Mü'min/19,20
*Dünyadan uzaklaşmak*
Nist ez merdî acûz-i dehr râ geşten zebûn Zen ki fâik geşt ber şüher be ma'na şüher-est [Bu devran bir kocakarı gibidir,ona aldanıp mağlup olmak insan-ı kâmilin düşeceği hatalardan değildir;zira kocasına galip gelen kadın,hakikatte erkek gibidir,koca gibidir.] Şerh: Ferîuddin Attâr hazretleri,Pendnâme'sinde şöyle der; "Dünya
Akıl - Kalp - Öz
Kalp, akıl ve ulü'lel bab konularına dair önemli bir makalesi bulunan Muhammed Tevfik Sidki'den alıntı... : "Kalp kelimesi Arapların inancına göre bir şeyin ortası, özü demektir. Bundan dolayı yürek'e de kalp denmiştir. Çünkü Araplar yüreği (kalbi) düşünce ve tefekkürün merkezi olarak bilmekteydiler. Giderek akla da kalp demeye başladılar. Bu kullanım bir şeyin mahallini o şeyle isimlendirmek şeklindeki bir mecazı mürsel sanatıydı. Bazı kullanımlarda akıl ve kalp kelimeleri eşanlamlı isimler olarak görülmeye başlandı. Eskiler ve yeniler, artık bu kullanımın doğru bir temele dayanıp dayanmadığına aldırış etmemişlerdir... Şu ayete bakalım: "Onlar yeryüzünde gezmediler mi ki akleden kalbler'e, işiten kulaklar'a sahip olsunlar. Aslında kör olan gözler değil göğüslerdeki kalpler'dir." Ayetin ilk bölümündeki kalpler aslında "akıllar" anlamınadır. Fakat ayette "akleden akıllar" denmiyor, çünkü ifade düşük olurdu; "akleden beyinler" de demiyor, çünkü Araplar beynin bu özelliğini bilmiyorlardı ve dolayısıyla böyle bir ifade onlarca yadırganırdı. Kur'an bu tür fizyolojik bilgileri öğretmeyi hedeflemiyordu, önemsemiyordu da. Buradaki kalp kelimesini "akleden, düşünen nefs, kavrayan, yöneten ruh" manasında anlayabiliriz. Çünkü bir şeyin kalbi, onun cevheri ve özü demektir. Bundan dolayı akla lubb (öz) de denir. Çünkü o insan için en önemli şeydir. Çünkü ruh insanın gerçeğidir. Onun dışında her şey kışır (kabuk)dır... "
Sayfa 167 - Metamorfoz Yayıncılık, 9. Baskı, 2019Kitabı okudu
Reklam
376 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.