Çölün bir ucundan diğerine: Kanal Harekâtı
İmparatorluğun savaşa girmek adına belirleyici olan adımı atmasının ardından askerî faaliyetlerin hızı daha da arttı. Eşref için savaşın büyük kısmı, imparatorluğun Arap topraklarında geçecekti; Osmanlı askerî planlamalarının odak noktası Suriye’ydi. Dördüncü Ordu komutanlığına ve Suriye valiliğine atanan Cemal Paşa 6 Aralık 1914’te Şam’a vardı. Karargâhını Şam Palas Oteli’nin ihtişamlı arazisine kurdu. Orada Dördüncü Ordu ve ona bağlı 8. Kolordu’nun kurmayları olan Alman subaylar Werner von Falkenberg ve Friedrich Kress von Kressenstein’la strateji geliştirdiler. Bu iki adam da görünümleri, davranışları ve tabiatlarıyla tipik Alman subaylarıydı. Bu grup Cemal Paşa’nın Şam’a intikalinden önce hazırlanmış planları gözden geçirdi. En önemlisi, İngiliz İmparatorluğu’nun yaşam yolu olan Süveyş Kanalı’na, atılgan veya donkişotvari denebilecek bir taarruz tasavvur ettiler. Süveyş Kanalı’na taarruz kararı, birbiriyle bir nebze çelişen iki amaca hizmet etmekteydi. Planın Alman genelkurmayındaki mimarları için Mısır’a yapılacak bir hücum ciddi bir stratejik anlam taşıyordu. Britanya, Hindistan ve Avustralya arasındaki kritik bağlantıyı hedefleyen, Süveyş Kanalı’na yönelik bir taarruzun bariz faydaları vardı. Ayrıca böylelikle, örneğin Silezya’da bulunan Avusturya ordusunun üzerindeki baskıyı azaltmak suretiyle olduğu gibi hem şu anda hem de ilerde Müttefik askerlerinin öteki cephelerden kaydırılması sağlanacaktı. İngiltere’nin emperyal arteri olan Süveyş Kanalı’nı saf dışı bırakmak İstanbul için ise Mısır’ı Osmanlı İmparatorluğu’na yeniden kazandırmak anlamını taşıyordu.
Biz Ahmed'i kumarda kaybettik
Anadolu hepimize hınç, şüphe ve güvensizlik ile bakıyor. Yüz binlerce çocuğunu memesinden sökerek alıp götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz. İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene: - Benim Ahmed'i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmed'i? Yüz bin Ahmed'in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor: -Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Adene mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mı? - Ahmed'imi gördün mü? Hayir...Hiç birimiz Ahmed'ini görmedik. Fakat Ahmed'in her seyi gördü. Allah'ın Muhammed'e bile anlatamadığı cehennemi gördü. Anadolu Ahmed'ini soruyor. Ahmed, o daha dun bir kurşunn istifinden daha ucuzlaşan Ahmed, şimdi onun pahasına kanadını kısmış, tırnaklarını büzmüş bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz. Ahmed'i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... Fakat biz Ahmed'i kumarda kaybettik!
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
160 syf.
·
Puan vermedi
Es-Seyyid El Ubeydi, Suriye, Filistin ve Mısır'daki durumu anlatması ve İkinci Kanal Harekatı için kamuoyu yaratmak ve Dördüncü Ordu'ya yöneltilen eleştirilere cevap vermek maksadıyla Cemal Paşa tarafından İstanbul'a gönderilmiştir. İttihat ve Terakki toplantılarında yapmış olduğu konuşmalar birebir Cemal Paşa'nın fikirlerini yansıttığı için son derece önemli bir eser. Ubeydi, İttihat ve Terakki'nin önemli Arap kökenli üyelerinden biri. Özellikle İttihatçıların savunduğu ana görüşlerden biri olan İttihad-ı İslam'ın savunucularından biriydi. Bu nedenle eserin önemli sosyolojik tespitleri var. Türk-Arap ilişkilerinin bozulma ve Irak, Suriye, Hicaz gibi önemli merkezlerin elden çıktığı dönemde Arapların emperyalist güçlerin emellerine alet olmaktan kendilerini alıkoymaları salık veriliyor. Kitapta toplamda 4 konuşma ve Cemal Paşa namına yazılmış şiirler bulunmakta. Konuşmaların günümüz Türkçesine ve Latin harflerine aktarılmış haliyle beraber orjinal metni de yer alıyor. Nevzat Artuç hocanın derlemesi ve Kronik Kitap'ın müthiş baskısıyla enfes bir eser meydana getirilmiş tavsiye edilir.
Payitahtta Nutuklarım
Payitahtta NutuklarımMuhammed Habib el-Ubeydi · Kronik Kitap · 201829 okunma
Tayyip Erdoğan olmasaydı, ne olurdu?
Soru şu: “Tayyip Erdoğan olmasaydı, ne olurdu?” Gelin cevap arayalım... İstanbul CHP’li belediye başkanlarının elinde uzun bir süre daha “çöpkent” olarak kalırdı... İstanbul’da su sorunu devam ederdi (15 milyonluk İstanbul’un içme suyu ihtiyacını karşılamak için denizin 135 metre altında açılan dev tünelle Melen suyu İstanbul’a getirildi.
Bu ümmetin fidanları çocuklarımız kitabından yaptığım geniş özet
Bu ümmetin fidanları çocuklarımız yazar Nurettin Yıldız. Öncelikle kitabın 2 ana temasını verip sonrasında başlıklar ve altında not aldığım maddeleri sıralayacağım. 1.Aile Allah'ın onlara verdiği bir emanete sahip olduğu bilincinde olmalıdır. 2.yarının ümmetine bir fert yetiştiriyorsun. Unutma! senin çocuğun yarınki ümmeti Muhammed'in şekli
Ağlatman beni...
İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene: -Benim Ahmed'i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmed'i? Yüz bin Ahmed'in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor: -Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mı? Ahmed'ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Hayır... Hiç birimiz Ahmed'ini görmedi. Fakat Ahmed'in her şeyi gördü. En alasından cehennemi gördü.
Sayfa 117 - Pozitif
Reklam
471 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.