Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Unutma Dostumsun
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim? Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun! Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam mektup yazarım dağlar kadar Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim! Ahmet Telli
Göçmen Kuşlar
Hayat bir yolculuk Ömrü de en uzun yol Yürü yürü bitmez ki Adımlarla yürüyoruz ama ışık hızıyla dönüyor Dünya Hayat bir yolculuk Sıra sıra dizilmiş boncuklar gibiyiz ve kendimizden be haber Yolcu durmaz Kervan geçmez
Reklam
Günaydın Yaşamak!
Ceviz ağaçları. Uzun bıyıklı adamlar Toz içinde kadınlar. Cızırtılı bir radyo Yalnızlığı çalıyor. Pencerelere kadar kar Köpekler olmasa herkes ölü. Puhu kuşları bile.
Senin dilin sadedir ustam, fakat seninle konuşanların ki öyle değildir. Senin yıldızlarının sesini ve senin ağaçlarının sessizliğini anlarım. Kalbimin bir çiçek gibi açılacağını, ve hayatımın bir gizli çeşmeden kendisini doldurduğunu bilirim. Senin şarkıların, ıssız kar ülkesinin kuşları gibi, Nisanın sıcaklığına karşı kalbimde yuvalarını kurmak için kanatlanıyorlar, ve ben de neşe mevsimini beklemekten hoşnudum.
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim? Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun! Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam mektup yazarım dağlar kadar Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim!
Ahmet Telli
Ahmet Telli
Okuma Listem
DÜNYA EDEBİYATI 📚 *HOMEROS İlyada Destanı ✓ Odysseia Destanı ✓ *DANTE ALİGHİERİ Yeni Dünya✓ İlahi Komedya✓
Reklam
Dünyanın, insanın ve gündeliğin kaç bin yıllık dehşetinden uzaklaşmak için, şiir niyetine: "kır böcekleri, ardıç kuşları, bal ve akik sarıları... kar serçeleri, taş bülbülleri, kiraz kuşları... ezan çiçekleri, mercanköşkler, bal petekleri... turnalar, arı kuşları, sabunotları... aksöğütler, süpürge çiçekleri, buhurumeryemler... çoban kaldıranlar, erguvanîler, ah o kuşlar, kuşlar... dere kumruları, saksağanlar, akleylekler... zakkum kokuları, ökseotları, akşamsefaları... çalı bülbülleri, kumkuşları, kervan çullukları... yelkovan çiçekleri, üvezler, zemberek otları... su turnaları, çapkınlar, baştankaralar... kum zambakları, kar sümbülleri, çan çiçekleri... kandil çiçekleri, gülibrişimler, melekotları... çayırdüğmeleri, çobanpüskülleri, karakavaklar... anber ağaçları, çoban dikenleri, su sümbülleri... çalı gölgeleri, taş yoncaları, mühr-ü süleymanlar... kuş iğdeleri, diken ardıçları, kevenler... sıracaotları, keşişbaşları, kaya gülleri..." (Öyle miymiş'ten)
Unutma Dostumsun (sevdiğimsin)
Sen dostumdun benim, gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim? Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun! Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam mektup yazarım dağlar kadar Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim! Ahmet Telli
Saman Sarısı
------------------Vera Tulyakova'ya derin saygılarımla * I * Seher vaktı habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı
Ve herkes pencere olma hayalinin peşine düşmüştü...
" Kapı olmak hiç de sevimli değil,” diyordu içimizdeki çamların en yaşlısı, “Bir kere, kapı olunca kilit takarlar bize. İnsanoğlunun böyle acayip huyları vardır. Evet, gözümümüzün yaşına bile bakmadan kilit takarlar. Kilit ne demektir bilir misiniz?” “Ne demektir?” “Ben size söyleyeyim, kilit, insanın utancı demektir her şeyden önce…
156 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.