1965 yılında ELÂZIZ'DE vefat eden bir “deli”nin son dilekçesi:
“Ben dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, (El-Aziz --Elazığ )Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken, Başhekimlik üzerinden Hâkimler Hakiminin
Demirtaş’ın bu kitabı çıkartacağını duyunca büyük olmasa da bir merak içine girmiştim. Okumadan evvel hakkında yazılan incelemeleri görmemek için kaçtım. Biliyorum bu birçoğunuz için zor ama işin politik yönüne girmeden sadece sanatsal niteliğinin olup olmadığını merak ediyordum. Maalesef burada ana sayfama düşen linçleri de gördüm, “nasıl
️Bildiğiniz üzere Mustafa Kutlu her kitabında aynı huzuru,naifliği bize yansıtıyor. Selam Olsun kitabı bol anı yüklü bir kitap kırk yıllık dostundan, vakıf açana, Dayı Muammer'den tutun, tebessümüne neden olsan Sıtkı'ya kadar hem görsel içerikli hem de edebi kırıntıları olan güzel bir kitap Beni en çok etkileyen kısım "Bu Adam Kim?" İsmail Gürcan yani yazarımızın deyimiyle İsmail Usta' yı anlatan bir kısım. Çocuk yaşında Ermeni katliamından kurtulmuş, kuru ekmek ve çökelek yiyerek hayatta kalan yılmadan, pes etmeden çalışan dünyayı avucuna sığdıran bir adam.İbtidaî tahsiline bakmadan çeşitli dergi ve kitapları hatmetmiş, ilim-irfan meclisinde bulunmuş bir adam. Kutlu, İsmail Usta'yı şu sözlerle anlatmış: "Yüzüne bakın. Orada bütün bir vatan haritasının dağlarını, ovalarını, denizlerini göreceksiniz. Çöken omuzlara değil, şimşekler çakan gözlere bakın. Bu bir dadaş bakışıdır;kararlılık ile, iman ile, inanç ile bakmaktadır."
️Selam Olsun suya hasret Nurettin Topçu'ya, Çocuk Vakfı kuran ve onlara şiir yazan şair Ruhi Şirin'e, kırk yıllık dostu İsmail Kara'ya, dayı Muammer'e, Sıtkı'ya ve nâmı değer İsmail Usta'ya. Bize bunları sunan yaşadığı duyguları bize yaşatan Mustafa Kutlu' ya Selam Olsun. ️