Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Derin

Muhammed Derin
@karahisari
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi
Talebe
Yüksek Lisans
İstanbul
33 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
*** Merhaba... Merhaba ey pertev-i sırrı vücûd Merhaba ey zübde-yi cümle şu'ûn Merhaba ey menba-ı fehm-ü fünûn Merhaba ey mazhar-ı ikram u cûd Kâinattan sen idin maksûd, sen Ey zekâ! Bizler senin mir'âtınız Nokta sensin, biz senin âyâtınız Secdegâh sen, kıble-yi Ma'bûd sen ***
Reklam
*** Yok dem-i vahdette hudûd Her ne desen nâmı ânın Cümlede o nokta nihân Gâhî esîr gâhî nihân ***
" Ben oyum ki satvetimden kâinat lerzandır Ben oyum ki zûr-i bâzum hâkim-i her candır Ben oyum ki her kim olsa ser-fürû eyler bana Hâk-i pâyim secdegâh-i zümre-yi insandır "

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan, tabiat bağında yetişmiş güzel bir çiçekse de akıl denilen ruh okşayıcı kokuyla diğerlerinden daha seçkin bir çiçektir.
- Benim içinse, ben hiçim. Bence hürmetle hakaret denktir. Senin içinse yürekten sevgin yeter de artar, dedi
Reklam
- Sultanım, sen viranede gömülü bir hazinesin. Bense hikmete susamış bir avareyim.
Başka bir açıdan da, diye atıldı Cavit kapının ağzından; yaşlılık, kısa mesafelerin haddizâtında ne kadar uzun olduğunu görme vakti.
Sayfa 204Kitabı okudu
Ee, dedi Zübeyir, babama doğru dönerek; büyük ihtiyaçların küçüldüğü, küçük ihtiyaçların büyüdüğü döneme yaşlılık diyorlar Aziz Amca, ne yaparsın, başa gelen çekiliyor.
Sayfa 204Kitabı okudu
... Yalakların çevresinden fışkıran kayış kalınlığındaki otlardan, sarı kanatlı, yeşil kanatlı arı vızıltılarından, kabarıp sönen kurbağa seslerinden, hemen üst taraftaki çimenlikten, sevdalıların gövdelerine kalpler çizip adlarının baş harflerini kazıdıkları akçakavaklardan, çınarlardan ve bunların dallarında cıvıldaşan kuşlardan da eser kalmamıştı.
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
Tıpkı çocukluğumdaki gibi, belli aralıklarla, kumrular yine dem çekiyordu biz oradan geçerken. O derin ve yitik sesleriyle hem kendi içlerini hem de gökyüzünü oyuyorlardı sanki. Ya da zamanın orasına burasına, sesten çiviler çalıyorlardı.
Sayfa 150Kitabı okudu
Eskidendi senin dediğin, çocuk kağnısı burada kırılmış sanki diye bir laf da vardı hani, her köşe başında on, on beş çocuk olurdu. Ellerinde kendi çakılarıyla yontup cam kırıklarıyla düzledikleri domalar, mumlanmış ipler, çelikler, çomaklar, rengarenk cinciler, uçurtmalar...
Sayfa 149Kitabı okudu
İçimden kalkıp babama sarılmak geçti aslında ama yapamadım bunu, baktım sadece. O da bana baktı gözlerini hiç kırpmadan. O an, birbirimize bakışlarımızla sarıldık sanki.
Sayfa 145Kitabı okudu
Afyon'dan sonra, Arguvan türkülerini dinledim bir müddet; dinlerken de, direksiyonun başından kalkıp ışıl ışıl parlayan ay ışığında tenha köyleri gezer gibi oldum adeta, eline yedi bayram kına yakmayan suna boylu gelinlerin oturduğu avlu kuytularından geçer, sadeliğin ve kadirbilirliğin yaylalarında soluklanır, yazıdan yabandan menevşe devşirir, deryalara, denizlere, göllere dalıp çıkar ve geceleyin, baş perdeden çalınan bağlama sesleri eşliğinde yıldızlara bakar gibi oldum.
Sayfa 128Kitabı okudu
...Kasabamızın kokularını taşıyan bir sesle annem usulca, alo, n'apıyorsun oğlum, iyi misin, dedi kulağıma. İçimdeki ses dört yüz altmış kilometre uzağa gitmiş de oradan annemi taklit ediyormuş gibi geldi bir an, elimde ahize, boş boş duvara baktım.
129 öğeden 106 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.