Artık yalnız kalacağıma göre, kimse artık benim yüksek sesle ya da içimden düşündüğümü bilemeyeceğine göre, bundan sonra her şey bana nasıl geliyorsa öyleydi. Yüksek sesle de düşünürdüm; istediğim kadar korkar, istediğim kadar ölürdüm.
Geçinmek istesek geçinirdik ama istemedik herhalde, ne bileyim. Ne kavgalar ne geçimsizlikler. İkimizin de derdi birbirimizle değildi. Başka bir şeyin kavgasını veriyorduk biz.
Birbirimizle ne alıp veremediğimiz var? Koca dünyada küçücük insanlarız, bakınca herkes işinde gücünde. Ama şu kadarcık insanın bile birbirine bin tane yalanı var.
Neşe bulaşıcıdır falan diyorlar. Yalan. Neşe kolonya gibi bir şey. Dökünüyorsun, o an ferahlıyorsun. Sonra uçup gidiyor burnundan, elinden, üzerinden. Kasvet öyle değil ama, zamk gibi, bulaşıyor ve dokunan herkese yapışıyor.
Nasıl dayandım bilmiyorum ama dayandım. Onun mutluluğunu düşünüp teselli ettim kendimi. Kendime ona kızmamayı öğrettim. Kendime onun mutluluğunu dilemeyi öğrettim.