“If you knew how to cook, maybe I would eat," Jace muttered. Isabelle froze, her spoon poised dangerously. "What did you say?" Jace edged toward the fridge. "I said I'm going to look for a snack to eat." That's what I thought you said." Isabelle turned her attention to the soup.”
Kızıl Will cesurca konuştu: Sana böyle konuşmak hiç de yakışmıyor, Stutley! Sen istersen kal. Ben gidip o zavallının derdi neymiş bir bakacağım.
Sayfa 201 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Dert ve Sıkıntılardan Özgürleşmek İçin...
. “Buradaki manzara ormanın derinliklerindeki kadar güzel gerçekten. Kendi kafamızın içindeki o karanlık olmasa, dünyayı karanlık ve çirkin görmeyeceğiz aslında. Hani şu senin söylediğin neşeli şarkı nasıldı Küçük John? Şöyle mi başlıyordu? “Sevgilimin gözleri ah o gözleri, Dudakları da nadiren gülümsediğinde, O gün güzel geçer hem de neşeli, Yağmur çamur fark etmez o günde. Bir de biralar su gibi aktığında Dertlerimiz kalır sadece anılarda.” “Ama,” diye söze başladı rahip ağırbaşlı bir şekilde. “sadece dünyevî şeyleri düşünüp diğerlerini boş vermek olmaz. Dertleri ve sıkıntıları, kadınların parıldayan gözleriyle ve içkiyle değil de düşünerek, perhiz yaparak ve tefekküre dalarak unutabilirsin. Bakın bana hiç de dertli bir adam gibi görünüyor muyum?” Bunun üstüne herkes kahkahayı koyuverdi, çünkü bir gece önce rahibin herkesten iki kat daha fazla içtiğini görmeyen kalmamıştı. .
Sayfa 142 - İş Bankası Kültür Yayınları, 4.Baskı, 2015, Çeviren: Çiçek ErişKitabı okudu
Bunlardan birkaç ay sonra, Dan ve kefaletle serbest kalmış olan kardeşi Phil, içlerinden iki kadının, Maryknoll rahibesi Marjorie Melville ve hemşire Mary Moylan’ın da bulunduğu yedi kişiyle birleşip Catonsville, Maryland’de bir askerlik şubesine girip dosyaları çıkartmışlar ve tutuklanmadan önce ev yapımı napalmla dosyaları yakmışlar. Böylece Catonsville Dokuzu Baltimore Dörtlüsü’ne katıldı ve bundan sonra askerlik şubesi olayları büyüdü; Milwaukee On Dördü, Boston İkilisi, Camden Yirmi Sekizi ve yarım düzine daha olayda yer alan insanlar yargılandılar ve mahkûm oldular, ama önce jüriye uzun uzadıya yürekten konuşmalar yapıp niçin yasayı çiğnediklerini anlattılar. Aslında onlar savaşın kendisini mahkemeye çıkartmış, yargılıyorlardı. Eylem öncesinde Dan Berrigan şöyle yazmıştı: “Özür dileriz dostlar, düzeni bozduğumuz, çocuklar yerine kâğıt yaktığımız için… Tanrı yardımcımız olsun, başka türlü davranamazdık. … Sesimiz duyulmadan önce kaç insan daha ölmeli, kaçı işkence görmeli, kaç kişi evinden yurdundan olmalı, açlıktan ölmeli, çıldırmalı?.. Ne zaman, hangi noktada bu savaşa hayır diyeceksiniz?”
Sayfa 141Kitabı okudu
Simmerya
Ah, benim gölgeli tepelerde doğmuş ruhum, Güneşten sakınan bulutlara, rüzgârlara ve hayaletlere, Kaç ölüm gerekir nihayet vazgeçmek için Hayaletlerin gri kıyafetleriyle beni sarmalayan şu mirastan? Yüreğimi yokladığımda bulurum onu Simmerya, Karanlık ve Gece diyarı
“Let’s keep talking about how much you want me.” She winked. Hunt slung an arm around her shoulders, steering her back toward the bustling avenue. He whispered in her ear, “Why don’t I just show you later?” She laughed, the star’s glow fading in the sunlight as they emerged onto the baking streets, and she slipped on her sunglasses and hat. “That’s what I want, Hunt. That is definitely what I want.”
Reklam
82 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.