Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vücut ısısındaki bir derecelik artışın, bazı virüslerin çoğalma hızını 200 kat yavaşlattığı kanıtlandı. National Institutes of Health ( Ulusal Sağlık Enstitüsü) tarafından yayınlanan bir makalede "Çok sayıda araştırmacı, ateş belirtisi olan hastalarda daha iyi sonuç alındığını tespit etti" ifadesi yer alıyor.3􀏴 Seattle Children's
Sayfa 162
Arkeoloji buluşları tarihinde Tut-enkh-Amun'un mezarının bulunuşu bütün başarıların en yüksek noktasıdır. Mezar bütünüyle el değmemiş halde değildi, soyguncular buraya girmişlerdi, hem de birkaç kez. Lakin mezarın en önemli bölümünü ilk gelenler Howard Carter ve ekibi oldu. Mumyayı el değmemiş, üç bin yılı aşkın zaman önce konduğu gibi buldular. 18 yaşındaki ölen firavun sözün tam anlamıyla kat kat altın ve değerli taşlarla sarılmıştı. Tek üzüntü veren durum, mumyaya sürülen kutsal yağdan dolayı cesetin yanmış olmasıydı. Sadece yüzü ve ayakları iyi durumdaydı.
Sayfa 153 - Remzi Kitabevi, çev. Hayrullah ÖrsKitabı okudu
Reklam
Sonsuza kadar yaşamakla kalmıştık Mutlu değildik.
Basım -Yayım Organlarının Kurulması Bu dönemde fundamentalist düşünceyi yayacak basım yayım ağı oluştu. Bir yandan kitap ve gazeteler çıkarılırken diğer yan­dan basım evleri kuruldu. Bu anlamda Moody'nin Colportage As­sociation adlı kuruluşu büyük hizmetler yaptı. John R. Rice'nin Tanrı'nın Kılıcı (The Sword of The Lord) ve Pazar
“Benim için yaptığın bu evi bu kadar çok sevmeme sebep olan şey ne, Howard?” Roark da ona, “Bir evin de bir insan gibi bütünlüğü, dürüstlüğü olabiliyor,” diyordu. “Tıpkı insanlardaki kadar da seyrek.” “Ne bakımdan?” “Eh, bir bak şuna. Her parçasının orada varoluş nedeni, ev ona ihtiyaç duyuyor diye. Başka hiçbir nedeni yok. Bunu buradan bakarken de görebiliyorsun, içine girdiğin zaman da. Biçimi veren, içinde senin yaşayacağın odalar. Kitlelerin ilişkileri, içeride kalan mekânın dağılımı tarafından saptanmış. Her türlü süsü, inşaat metodunun saptanmasıyla ortaya çıkıyor. Bu binayı ayakta tutan ilkenin bir uzantısı hepsi. Her basıncın, her desteğin ona uyduğunu görebiliyorsun. Eve baktığında, gözlerin yapısal bir süreçten geçiyor. Her adımı izleyebiliyorsun, onun yükselişini görebiliyorsun, onu neyin oluşturduğunu, neden ayakta durabildiğini anlıyorsun. Oysa nice kere, hiçbir şeyi taşımayan sütunlarla dolu evler görmüşsündür. Amaçsız kornişler, alçı bezemeler, sahte arklar, sahte pencereler görmüşsündür. İçinde sanki kocaman bir tek hol varmış gibi gözüken binalar görmüşsündür. Ancak içine girdiğinde altı ayrı kat bulursun. Kimisi de gerçekten bir tek hol içerir ama dış cephesi kat kat çizgilerle, şeritlerle, dizi dizi pencerelerle doludur. Aradaki farkı anlıyor musun? Senin evin, kendi ihtiyaçlarının bir kurgusu. Ötekiler ise etkileyebilme ihtiyacıyla yapılmış. Senin evinin belirleyici amacı, evin kendisi. Ötekilerinki ise seyirciler.”
Sayfa 191Kitabı okudu
Karşınıza çıkacak olanlara dayanacak kadar cesursanız, o zaman her şeyi görürsünüz.
Reklam
patron oldu
"Benimle kalıp çeteye katılmaya ne dersin? Her yıl üç kat yeşil elbise almaya hakkın olacak, ayrıca 660 şilinlik ücretin eksiksiz verilecek."
Marksist Tarihyazımı Öldü mü?: Ruhuna El Fatiha ve Nice Yaşlara!
Marksist tarihyazımı öldü mü? Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte, Marksist tarihyazımının da öldüğünü söyleyenler var; oysa bu, 2 nedenle doğru değil. Birincisi, Marksist tarihyazımı, Sovyetler ya da daha sonra kapitalistleşen Çin’in tekelinde değildi ve olmadı. Türkiye başta gelmek üzere birçok ülkede, Sovyet yanlısı da Çin yanlısı da olmayan
beceriksiz bir kuklayım; görmüyorlar
30 yıl daha yaşlıyım artık ve 4-5 kat büyüdü şehir gölgeme, bir başka savaş çıkmak üzere bambaşka bir sebepten dolayı hiçbir şey bilmiyorum, hiçbir şey beceremiyorum.
"Benim için yaptığın bu evi bu kadar çok sevmeme sebep olan şey ne, Howard?" Roark da ona, "Bir evin de bir insan gibi bütünlüğü, dürüstlüğü olabiliyor," diyordu. "Ama o da insandaki kadar seyrek oluyor." "Ne bakıma?" "Eh, bir bak şuna. Her parçasının orada varoluş nedeni, ev ona ihtiyaç duyuyor diye.
Reklam
Dert ve Sıkıntılardan Özgürleşmek İçin...
. “Buradaki manzara ormanın derinliklerindeki kadar güzel gerçekten. Kendi kafamızın içindeki o karanlık olmasa, dünyayı karanlık ve çirkin görmeyeceğiz aslında. Hani şu senin söylediğin neşeli şarkı nasıldı Küçük John? Şöyle mi başlıyordu? “Sevgilimin gözleri ah o gözleri, Dudakları da nadiren gülümsediğinde, O gün güzel geçer hem de neşeli, Yağmur çamur fark etmez o günde. Bir de biralar su gibi aktığında Dertlerimiz kalır sadece anılarda.” “Ama,” diye söze başladı rahip ağırbaşlı bir şekilde. “sadece dünyevî şeyleri düşünüp diğerlerini boş vermek olmaz. Dertleri ve sıkıntıları, kadınların parıldayan gözleriyle ve içkiyle değil de düşünerek, perhiz yaparak ve tefekküre dalarak unutabilirsin. Bakın bana hiç de dertli bir adam gibi görünüyor muyum?” Bunun üstüne herkes kahkahayı koyuverdi, çünkü bir gece önce rahibin herkesten iki kat daha fazla içtiğini görmeyen kalmamıştı. .
Sayfa 142 - İş Bankası Kültür Yayınları, 4.Baskı, 2015, Çeviren: Çiçek ErişKitabı okudu
Dünyanın daha küçük olduğunu zanneden Kolomb hesapladığından binlerce mil daha uzakta olan Asya 'ya hiçbir zaman ulaşamayacaktı. Engin okyanus kaderini de belirliyordu. Ama şanslıydı. Yolunun dörtte birini kat etmişti ki, Avrupa ile Asya arasında bilinmeyen, haritalarda yer almayan bir kara parçasına, yani Amerika'ya rastladı.
Anlatılamayan mükemmelliğe dikkat et. İçinde tehlike saklıdır.
Sayfa 74 - misis kitapKitabı okudu
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.