6.5/10
Kitap 6 bölümden oluşmakta, bu 6 bölümde 6 farklı medeniyetin günümüze kadar ulaşmış mitleri 3 başlıkta derlenmiş: Kozmogoni (evrenin yaratılışı), antropogoni (insanın yaratılışı ve kadının yaratılışı), ve son olarak da eskatoloji (son buluş) mitleri yani en bilindik haliyle tufan.
Sümer, Asur ve Babille başlayıp İbrani mitlerine, oradan
"İstanbul 2099" seçkisiyle distopik bilimkurgu öykülerini pek sevemedim. Nedenleri yorumun içinde bulacaksınız. Korona salgınıyla ilgili bir betik okudum. Hem onun etkisi hem de benim için değerli olan Aşkın Güngör ve Ezo Evrim Harsa'nın bu seçkide yer alması. Bu iki değerli arkadaşımın yanı sıra korku-gerilim öykü seçkilerinden
Selaammm arkadaşlar Neymiş yahu bu 1984 Yarım bırakanlar mı dersiniz, sıkılanlar mı dersiniz, anlamayanlar mı dersiniz.. Türkiye'de en çok yarım bırakılan kitaplardan biri olur kendisi. Eh bende zamanında yarım bırakmıştım da ikinci okuyuşumda tamamladım..
Distopik kitaplar diğer kitaplara nazaran daha sıkıcı olabiliyor katılıyorum. Ama
Magistra, Antik çağlardan bu yana lügatlarımıza girmiş bir kelimedir. Eski çağlarda Romalılar, bu kelimeyi siyasete alet etse ve "yüksek rütbeli devlet görevlisi" olarak nitelese de temel anlamıyla Magistra, "eğitmen" anlamına gelir. Bu Latince kavramı; daha çok mental anlama, ruhsal ve psikolojik konulara yorabiliriz. Yani
Nasıl bir yorum yapacağımı gerçekten uzun uzun düşündüm, öncelikle kitap gerçekten saygı duyulması gereken kitaplar arasında öyle oturup yazılacak bir kitap değil yazar gerçekten hayal gücünü ve tekniğini kullanarak güzel bir sanatsal yapıt bırakmış.
Bir kaç yorumda görmüştüm okunması zor bir kitap, aynen katılıyorum hele ilk 100 sayfaya ulaşana kadar bir kaç kez bırakmaya teşebbüs ettim ama böyle bir kitabı bitirmemek çok ayıp olurdu.
Evet kitap yoruyor çok fazla karakter var onlar bi yerde birleşiyor ayrılıyor ölüyor gülüyor vs. vs., ufak ufak öyküler var kitapta ama işte ufak olunca ve çık sık olunca insanın kafası okurken zorlanıyor,
haddinden fazla uzatılmış gibi geldi Bana Hikayeler genelde günlük hayatta herkesin karsilacagi türden komşusuyla kaçan mi dersiniz karısını kocasını aldatan mi dersiniz ne ararsanız var kitapta.
sonuç olarak okuduğuma pişman oldum asla diyemem ama içimden ya çok daha güzel olsaydı diyebilirim.
Yazarın ellerine sağlık demek şarttır çünkü böyle bir kitabı herkes Yazamaz düşüncesindeyim.
Hakan Günday diyince akla yeraltı edebiyatı gelir. Ama kendisine sorulunca bu soruyu kendisi ben yeraltı yazarı değilim der. Alkol, cinsellik, küfür, sıradaşılık, sadistlik bu akımın aslında en belirgin özelliklerinden ve Hakan Günday ında kitabında fazlasıyla bu saydıklarımın mevcut. Yani Hakan Günday ın kabul edip etmemesi pek önemli değil. Kendisi
Yazarın kendi söylediği gibi kadın kahramanı sevmek baya zordu. Son 50 yada 100 sayfaya kadar hayatımda okuduğum en kötü kadın karakter olduğunu düşündüm.
Ve yine yazarın notunda söylediklerine katılıyorum. Her çocuk kabul edilmek ister, bir yerlere ait olmak ister. Birçoğumuz büyüdükçe bunun bir önemi olmadığını anlar. Ne kadar farklı olsak da, dışarıdakılar bizi sevmese de kendimiz olmaktan gurur duyarız.
Umarım bu kitapı okuduğunuzda çok iyi ders çıkarırsınız. Sizi sevmeyen inanları hayatınızda barındırmayın, hepiniz çok değerlisiniz. Ve bunu hiss etdiren insanlar olsun hayatınızda.
Punk 57Penelope Douglas · Penelope Douglas LLC · 2016753 okunma
Arka kapaktaki ‘vaat’ olmasa belki bu kadar olumsuz bir geribildirimim olmazdı, çünkü Penguin’in bu üç hikayelik minik seçkiden bahsi şu şekilde: “Bu minyatür şaheserlerde, sıradan Amerikan yaşantısının yüzeyi altında art niyet, aldatma ve yaklaşan dehşet yatıyor.” (Kendim çevirdim, rahatlıkla orijinalini de bulabilirsiniz.)
Her ne kadar beni bu
Okurken gazete okuyormuş gibi hissettim. Ayrıca hafif karmaşık kısımları var. Basit bir ispatı biraz dolandırmış ama sonda Okullardaki Matematik kitapları hakkındaki düşüncelerine %100 katılıyorum.
Matematik ve Oyun 
Ali Nesin