Başımda kavak yelleri esen o yaşlarda babam kulağıma küpe olan bir nasihatte bulunmuştu.
“Birini eleştirecek olduğunda” demişti, “bu dünyada her insanın seninle aynı ayrıcalıklara sahip olmadığını hatırla, yeter”
Sayfa 11 - Birinci baskı: Eylül, 2019. İngilizce aslında çeviren: Ferit Burak AydarKitabı okudu
Yıllarca, "Aman çocuklar, okuyun, Kültürünüzü arttırın. Kitap gibi hayırlı dost yoktur. Bizi ancak o kurtaracaktır." diye başkalarına nasihatler vermek; yıllarca evine çekilerek kitaplarına dalmaya vakti olanlara haset etmek, sonra da onlardan çabucak usandığını kendine itiraf etmek güçtü. Fakat ne çare ki inkâr edilmez bir gerçekti. Kitap okumanın çalgı çalmak gibi bir şey olduğunu anlıyordum. Yani öğrenmek lazımdı. Paran olduktan sonra Beyoğlu'ndan bir piyano satın al; odadaki kitap etajerinin yerine yerleştirip başla çalmaya!
Ona neler söylediğimi şimdi hatırlamak isterdim. Ne yazık ki, bunlardan bu kadar güzel şeyleri hayatımda yalnız bir kere söyleyebilmiş olma kanaatimden başka bir şey kalmamıştı.
"Boğazından lıkır lıkır geçen
Şu suyun kıymetini bil
Nedir ki bu mavilik deme
Pencereden görebildiğin kadar
Göğün kıymetini bil
Kıymetini bil çiçek açmış bademin
Güneşli odanın çamurlu sokağın
Beyazın siyahın yeşilin
Pembenin kıymetini bil
Dirilik öyle bir şey yürekte
Sevinçle çırpınır
Kavak yelleri eser insanın başında
İnsanoğlu kızar öfkelenir savaşır
Halk için girişilen savaşta
O korkulu sevincin
Öfkenin kıymetini bil
Bil ki bu
Budur işte
Güneş yalnız dirileri ısıtır
Güneşin kıymetini bil.
Son Söz-Oktay Rifat