İlk Balboa'm. Ne güzel anlattı, ne güzel dinledimm.
İçimizden akıp gidenleri yazarız hani aklımıza geldikçe. Sonra durup bakarız, okuruz. İyi ki yazmışım deriz. Aylin Balboa da öylece yazmış, yazdıkça birikmiş, içindeki biriktikçe yazmış. Osman var, Osman'la yaşananlar var, Osman'dan sonrası daha çok var. Osman'ın bilemedikleri, göremedikleri, duyamadıkları. Ama yazdıkça var Osman. Şöyle tarif ediyor ayrılığı: "Ayrılığın en kötü tarafı şahidini kaybetmek sanırım. Birileri bilmeyince, bazı şeyler hiç yaşanmamış gibi oluyor çünkü. O yüzden izninle biraz anlatmak istiyorum Osman." Öyle bir hikaye bu, anlattıkça var olan, var olsun diye anlatılan.
Cümleler akıp gidiyor. Aylin Balboa'nın çizimleri eşlik ediyor her bir bölüme. Severek ve bazen hüzünle okudum fakat Osman'la bu cümleyle vedalaşmak yüreğime su serpti: " Gezegenin bir yerlerinde olduğunu bilmek benim için her zaman güzel."
Diğer kitaplarıyla buluşmak için sabırsızlanıyorum. Hala tanışmayan varsa beklemeyin. Keyifli okumalar olsun.