Alamut kitabında sonra tekrar bir Semerkantı okuyup Hasan Sabbah’ı , Nizamülmülk’ü ve Ömer Hayyam’ı farklı bir yazardan daha iyi analiz etmek için tekrardan başladım.
Semerkant bıkmadan aynı heyecanla tekrar okuduğum kitap.Zamanda yolculuğa çıkaran Semerkantı Tahran’ı Tebriz’i Isfahan’ı görme isteğini kabartabilir. :)
Kitabın birinci bölümünde Doğunun karmaşası mistik havasını iliklerimize kadar hissettiğimiz dönemin hatta İran tarihinin 3 muhteşem zekasını kesişimlerini ve farklı hayat felsefelerini okuyor ,hem Ömer Hayyam’ı hem Nizamülmülk’ü hem Hasan Sabbah’ı o zamanın İran’ınını yakından tanıyoruz.Nişanurlu Ömer’in her yönde aşırı başarılı oluşuna hem felsefe hem matematik hem şair hem gök bilimci kimliğiyle karşımıza çıkışına bir miktar hayran olmamak elde değil.
Kitabın ikinci kısmında ise Batılı bir Omar’ın rubaiyat peşine İran’a gidişiyle 1800’ün sonlarından 1900’lere kadar olan yakın tarih İran’ınını iç karışıklıklarını, Omar’ın yaşadıklarını ,rubailerin kesiştirdiği aşkına tanıklık ediyoruz.
Yalnız şunu da belirtmek isterim ki yazarın İran’ının kurtuluşunu Amerika’dan İngiltere’den bekleyip de her fırsatta Türkleri Osmanlı’yı Selçuklu’yu kötülemesi hoşuma gitmedi.