“Söylediğin gibi, hayatın bir anlamı yoktur. Herkesin kişisel olarak yüklediği anlamlar vardır.”
“Hayatın bir anlamı…”
“Yoktur ama yine de yaşamaya değerdir.”
Bir kadına kapı açmak, bir kadının hesabını ödemek, bir kadının zaten kolayca yapacağı bir şeyi gereksiz bir şekilde yapmaya çalışmak… Bunlar bana göre kadınları aciz gösteren hareketler. Elbette bana yakınsan kapımı açabilirsin, elbette param yoksa hesabı ödeyebilirsin, elbette beni başka bir erkeğe karşı koruyabilirsin. Ama bu davranışların toplumda yansıması bambaşka olabiliyor. Çünkü psikoloji davranışta başlar. Bu davranışlar yığını bazı cahil erkeklerin zihninde kadınları zayıf bir noktaya konumlandırıyor. Fakat kadınlar zayıf değildir, korunmaya da ihtiyaçları yoktur.
‘‘Sadece zihnî değil, gezegen içinde de kaybolmuş bir insan…Sanki herkes köşesini bulup oturmuş. Hayatın akışı ve dünyanın düzenini herkes kabullenmiş. Fakat ben… Ben yapamamışım.
Gökyüzünde uçuşan kelebek misali, yüreğim öyle kederli ki, gelsen yanıma.
Bir kelebek misali, dokunsan ruhuma,
Dokunduğun yerden yeşillense yaşamaktan vazgeçmiş dallar. Kanatlarını ufka açmış kelebek gibi gelsen konsan umuduma,
Mavisiyle siyahı ile tozlarını eksen tuvalime.
Bir ressamın ahenkle dönen fırçasındaki ilham olsan,
Da Vinci’nin sanat