Yanlış bilinen gerçekler 4
*800 YÜZYIL BOYUNCA Avrupa’da Gallen’in göz kitabı diye tedavülde kalan kitap aslında Huneyn bin İshak’ın kitabının tercümesidir. *928 yılına kadar Aristo’ya isnat edilen kıymetli taşlara dair kitap, aslında İbn-i Sina’nın Kitab-ı Şifa’sının taşlara ayrılan kısmıdır. *Türkiye’de kadınlar haklarını aramak zorunda kalmadılar, Atatürk kadınlara seçme
Devlet ve Fıtrat
Yeni yazımda çok önemli bir konuyu ele aldığımı düşünüyorum. Bu konu üzerinde, hakkı ile düşünüp, kafa yorarsak inşallah büyük bir problemin, çözümünün ne kadar basit olduğunun idrakine varmış olacağız. Devlet ve fıtrat, bu iki kavram arasındaki ilişkiyi açıklayacağız. Öncelikle bu kavramları açıklayalım ki konumuzu anlamamız açısından bizim için
Reklam
Yüzde yüz katılıyorum hocaya
Değerli arkadaşlar, ben aslâ Kemalist filân olmayacağım gibi Enverist de olmam, olamam. Enver Paşa merhum, emsalsiz bir kahraman, millet rehberi, ordu teşkilâtçısı, dava adamı ve vatanperverdi; ama, bir ilim, fikir ve felsefe adamı değildi; olması da gerekmiyordu. Gelin görün ki, Enver Paşa'yı ve onun olağan üstü vasıflarını da beni ve mütevazı fikrî çalışma ve gayretlerimi de aslâ bilmeyen bazı arkadaşların "Enverizm" diye bir şey icad etmeleri ve bendenizi de "Enverist" diye göstermeğe, sunmaya çalışmaları kötü niyetten değilse de bilgisizlik ve idrak - iz'an noksanlığından ileri gelse gerek. Bu memleket ve millet ne çektiyse rahmetli Cemil Meriç'in "idrakimize giydirilen deli gömlekleri" diye tasvir ettiği "izm"lerden çekti. En başta Kemalizm ve ardından (ve Kemalizmin "sol" yorumundan beslenen) sosyalizm, sonra giderek komünizm ve şimdilerde de deizm ve ateizm ile başımız belâda... Millî ve yâhut manevî-ahlâkî değerlerimiz tehdit ve tehlike altında... Genç arkadaşlarımız bu ve benzeri meselelerde azamî ölçüde dikkat ve hassasiyet göstermelidirler. "Enverizm", "Enverist" gibi tezvirât ve hezeyanlara da hiç bir ülküdaşımız, dava arkadaşımız, kardeşimiz ve yol arkadaşımız âlet olmamalıdır. "Âlet olan"ları da gördüğümüz, duyduğumuz yerde lûtfen nezâket dâiresinde ikaz edelim.
Mustafa Çalık
Mustafa Çalık
Nihal Atsız, Sinanoğlu, Renan
_Nihal Atsız: _Bu memleket gerizekâlılarla, delilerle, ruh hastalarıyla doludur. _En büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük bir karşılık beklemeyiniz. _Bütün dünyada yurt düşmanlarına müsamaha
Bir TÜYAP kitap fuarı daha geride kaldı. Kendi adıma verimli geçti; çünkü önceden listeme attığım kitapları aldım. Şu an elimde sanırım okunmayı bekleyen kitap sayısı 500’ü geçti. Hepsini kategorize ettim, planlı okumaları sırayla yapacağım inşallah. Birçok blog yazısı yazıp, vlog çekebilirim. Okuma planını şu şekilde kategorize ettim: Bu okumaları ne kadar sürede tamamlarım bilmiyorum ama okuduktan sonra üretken bir şekilde ortaya birçok yazı ve potansiyel kitaplar çıkacağından eminim. 1) Filistin ve İsrail okumaları (Noah Chomsky, Ilan Pappe, Edward Said) 2) Rotschild ve Siyonizm okumaları (Simon Schama ve Niall Ferguson) 3) 68 kuşağı ve Devrim okumaları (Eric Hobsbawm, David Graeber, James C. Scott, George Lefevbre) 4) Sosyoloji ve Küreselleşme okumaları (Pierre Bourdieu, Samir Amin, Naomi Klein) 5) Modern Dünya Sistemi ve Aydınlanma dönemi okumaları (Immanuel Wallerstein, Fernand Braudel, Server Tanilli) 6) Biyografi okumaları (İş Kültür ve İletişim) 7) Komünizm ve Bolşevizm (Edward Hallett Carr, Lev Troçki, Alexander Soljenitsin, Solomon Volkov) 8) Kemalizm ve Cumhuriyet Tarihi (Zafer Tarık Tunaya, Bülent Tanör) 9) Gramsci Okumaları 10) Uygarlık Tarihi okumaları (Jared Diamond, Norbert Elias, Alaeddin Şenel) 11) Türkiye Üzerine Tezler (Yalçın Küçük) 12) Tarih Öncesi Uygarlıklar 13) Felsefe Tarihi okumaları (Ahmet Cevizci ve Randall Collins) 14) Ekonomi Okumaları ( Paul Krugman, Joseph Stiglitz, Ben Bernanke, Robert Skidelsky)
Biz 1960 sonrası sokak gösterilerinde kendimizi, “ne sağdayız ne solda Hak yoldayız Hak yolda” diye tanımlardık. Biz “Muhafazakâr” da değildik o dönemde. 70’lerin başında bir meydanlarda “Müslüman Gençlik” olarak antiemperyalist sloganlar atmaya başlayınca Tekin Erer bizi “Yeşil Komünistler” olarak tanımlamıştı. Çünkü Soğuk Savaş döneminde sağcı olmak, sola, Sosyalizme, Komünizme karşı konumlanmak demekti. Bugün artık fıstıkî yeşilden başlayıp yeşilin her tonuna sahibiz, Yeşil Sermaye, Yeşil Kemalizm, Yeşil Feminizm, ne ararsanız var. Biz “Dinsizliğe karşı, ehli kitapla müttefik olmalıydık”(!?). Sağcı da solcu da, milliyetçi de, Liberali de zaten resmen zorunlu “Kemalist”ti. Bütün renkler karışınca iş, cinsiyetsiz, kimliksiz, din, ahlâk ve gelenekten bağımsız “gökkuşağı” renklerine (!?) döndü zaten.
Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak
Kaynak: habervakti.com/kurt-secmen-ve-...
Reklam
49 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.