Dine saygılı olmak başka, kendi dar görüşleri dışındakileri dinsiz sayanlara saygılı olmak başkadır. Saygısıza saygı duymak ise öyle zordur ki!..
Sayfa 211Kitabı okudu
"İnananlar-inanmayanlar" diye toplumu bölecekler, susacaksınız. Atatürk'ü ve laikliği yıkmak için en "adi" yalanlardan bile medet umacaklar, susacaksınız... devleti adım adım "işgal" edecekler; devlet eliyle, demokrasiye düşman kuşaklar yetiştirecekler; seyirci kalacaksınız... Bunun adı da "demokratlık" olacak! "Cehalet"in ya da "ihanet"in adı ne zamandır "demokratlık" oldu ki?!..
Sayfa 217 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal'in Arkadaşları :
İstanbul'dan Ankara'ya gelen trenin yolunu her akşam umutla gözlüyorlar. Acaba biraz mürekkep yalamış birilerine rastlarda, genel müdür falan yapabilirler mi diye...
Laikliğin Hıristiyanlığa özgü bir durumu olduğunu ve Müslümanlıkla bağdaşmayacağını öne sürenlerin kullandıkları temel gerekçenin şu olduğunu biliyoruz: "İslam dini sadece din işlerini değil, devlet işlerini ve özel hukuk alanını da düzenlemektedir. Öyleyse Müslüman bir ülkede laiklik olamaz." Oysa bu sav, daha çıkış noktasında, sanıldığı kadar doğru değildir. Müslümanlık, siyasal sistemle (yönetim biçimiyle) ilgili ayrıntılı kurallar getirmediği gibi, özel hukuk alanını da ayrıntılı bir biçimde düzenlememiştir. Kuran'da hukuksal hüküm niteliğinde sadece elli kadar ayet mevcuttur. Gerisi ahlak kurallarıdır. Bu kadar az hukuk kuralının Hz. Peygamber zamanında bile yetmediğini, Kuran dışı birçok yeni kural konduğunu biliyoruz. "Şeriat" denilen din hukuku, sadece evlenme boşanma ve nafaka gibi konuları, yani aile hukukunu içeriyordu. O konuda bile Kuran, sadece ana hükümleri koyuyor, ayrıntı getirmiyordu. Üstelik Hz. Muhammed zamanında bile, Kuran'daki hükümlerin aynen uygulanmadığı oluyordu. Örneğin Peygamberin kendisi, bir borcu öderken, üstüne faiz anlamına gelebilecek bir ek yapmıştır. Hz. Ömer, savaş ganimetlerinin bölüştürülmesi ile ilgili bir Kuran hükmüne uymamıştı.
Oysa İslam dininin kendisi, din adına baskı yapılmasını yasaklamakta ve şöyle demektedir: "Eğer Tanrı isteseydi, yeryüzündekilerin hepsi birden inanmış olurdu. Yine de sen, insanlar inansın diye zorlayacak mısın?"
Laiklik, "devletçilik" dışındaki diğer ilkelerin hepsinin de ön koşulları içinde yer alır: Demokrasinin için ön koşuldur; çünkü laiklik olmadan gerçek bir düşünce özgürlüğü de olamaz, gerçek bir özgür seçim de. Milliyetçiliğin ön koşuludur; çünkü laiklik olmayan yerde önem taşıyan öğe ulus değil, inananların oluşturduğu "ümmet"tir. Devrimciliğin ön koşuludur; çünkü laikliği kabul etmemiş bir toplumda, bilimin ve çağın gereklerinin gerisinde kalmış kurumları değiştirmenin tartışması bile genellikle yapılmaz. Halkçılığın ön koşuludur; çünkü bir din devletinde halkın istekleri değil, dinsel "seçkin"lerin düşünceleri önemlidir. Laiklik karşıtı yönetimler, genellikle, çoğunluk dinine dayalı bir "azınlık diktası"dır!
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.