Diana, Mathias'a doğru yürürken bir de şunu düşünüyordu.
Herkes gibi Mathias'in da benliği vardı evet, ama Diana buna odaklamayacaktı. Kalbini onun ıçindeki ışığa cevirecekti, onun ışığına bakacaktı. Herşeyden önce, kendi ışığını görebilmek için.
En önemlisi de, işığın Güneş'e kavuşması için. Ve az sonra, sarılacaktı ona. Iki, bir olacaktı. Aslında bir hiç iki olmamıştı. Ama bir süre iki diye görünmüştü. Ayrılık varmış gibi görünmüştü. Sevgi olsun, sevgi tadılsın diye. Güller haklıydı. Aşkın aşk olması için özlem gerekirdi. Aşkı büyüten özlemdi, kavusmanin güzelliğini verense ayrılık.