Sen de fark ettin mi? Az, dediğin, küçücük bir kelime. Sade- ce A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbir- leri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi... Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir...
Sen de fark ettin mi? Az, dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi… Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir…
Reklam
bağıra basılan değil ... parmak uçlarıyla dokunan sevdalar bildiğim . bir sabah uyanacağım, kendimi kandirmalarım bana gelecek. çayı koyayım ve pencereleri açayım . fazla kalmayacak ! bir çay içimlik kalıp, pencereden atlayacak ! saçları pencereme asılı kalacak . Ve ben ..... zihnimle oturup hasbihâl edeceğim. arkasından dedikodusunu
Beyhude
Yüzümün rengi kaçtı. Ellerimin buğusu... Ne söylesem beyhude geliyor dudaklarıma. Beyhude geliyor kulaklarıma ne işitsem. Bir merdivenden yuvarlanır gibi dökülüyorum köpük köpük bir çağlayandan. Korkuyorum yabancılığımdan, gökyüzüne tutunamayıp düşmüş bir bulut kadar. Sanki bütün hikayemi çıkarsam; bir mumun bıraktığı is kadar iz
"Perişan bir hâldeydim fakat içimde kendimden bile sakladığım bir ümit vardı."
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi… Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir…
Hakan Günday
Hakan Günday
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.