rivayet edilir ki Zülkareyn (as) meleklerden birine rastladı ve meleğe:
“bana öyle bir ilim öğret ki bu ilim iman ve yakînimi arttırsın!” diye sordu. melek ona şöyle dedi:
“öfkelenme! çünkü şeytanın âdemoğluna en fazla hâkim olduğu an, onun öfkelendiği andır. bu itibarla öfkeyi, kendini kontrol ederek sav! sevgi ile de onu teskin et! acele etmekten sakın! acele edersen nasibini ıskalarsın. uzak olsun yakın olsun, her insana yumuşak davran ve kolaylaştırıcı ol, gaddar ve inatçı biri de olma!”
Konforumdan vazgeçemem diye ter ter tepinenler var. Olacak elbet.
Hz. Nuh “gemiye binin tufan geliyor” dedikçe onlar “biz dağlara çıkar kurtuluruz demişlerdi.
O misal.
Artık biz uyarmıyoruz, tabiat uyarıyor.
Bir yanda konfor, öte yanda kıyamet.
Biz şehir insanları ne yediğimizi, ne içtiğimizi bilemiyoruz. Sonra gelsin türlü türlü hastalıklar, hastalıkların ardısıra hastaneler, reçeteler, ilaçlar. Bizim halimiz ne olacak? Hayat tarzı değişti.
Öte dünya inancı, hesap günü. Yüzyıllardır bunun bir "safsata" olduğu pompalanıyor. Sen gününü gün et, ânı yaşa, kendini sev. Altta kalanın canı çıksın. Hesap gününü hesaba katmayan bir "adalet" olur mu?
O devrin iyilikten ve cömertlikten nasibini almamış beyleri nasıl halka zulmediyorlarsa; bu devrin tüm dünyada hükmünü yürüten kapitalizmin beyleri de aynı zulmü sürdürüyor.