"Sen insanlarla güzellik arasında, güneşe açılan pencere gibisin. O zaman kendini aş! Her düşüşten sonra kalk ve daha büyük bir inançla başla! "
Sayfa 181Kitabı okuyor
Diyorum ki, aşağıdaki sıfatları haiz bir ahlâkı benimseyen insanları kimse teslim alamaz.
Şudur:
El emeği-göz nuru-alın terine dayanan, tabiata dost, aza kanaat eden, komşusu aç iken kendisi tok yatmayan, 72 millete bir göz ile bakan, bu sebeple "öteki" kavramını barındırmayan, dünya hayatını "gölgelikte bir lahza dinlenme" kabul eden, ebedî olan öte dünya inancını esas alan, yaradandan ötürü yaradılmış her şeyi seven, dostun evi gönüllerdir gönüller yapmaya geldim diyebilen, insaf, merhamet, af, bereket, feraset, basiret, mürüvvet, hürmet, hizmet, sadakat, ehliyet, liyakat, fazilet, feragat, hürriyet, sabır, şükür, teşekkür, tefekkür, tevazu, cesaret, şecaat, hamaset, cömertlik, infak, ikram, izzet, iffet, letafet, nezaket, zerafet, ahde vefa, uhuvvet, sükunet, hamiyet, nihayet "adalet"e dayanan bir ahlâk.
Bu ahlâka sahip olan insanlar elbette akl-ı selim, zevk-i selim, zihn-i selim sahibidirler.
Parayı, bilimi, teknolojiyi, sanayii
(onların esiri olmadan) nasıl kullanacaklarını bilirler.
Refah ve konfor günümüz insanının nefsi emmare yolunda düştüğü sonsuz uçurumdur..
Araf suresinde Cenabı Hak haddi aşanları sevmez buyruluyor.
Kainattaki hiçbir varlık bu kanuna karşı koyamaz, ona uyar .Galaksiler ,yıldızlar ,gezegenler, güneş, dünya ve dünya hayatın oluşu bu kanuna bağlıdır. Bilim buna tabiat kanunu diyor ,her varlık buna kayıtsız şartsız uyar.
Tek istisna insandır.
İnsan kul da olabilir, asi de .
İmtihana tabi olan odur.
"Ey İnsan! Bu kitabı sana ithaf ediyorum. Başının üstünden büyük bir rüzgâr geçiyor. Yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kudretli kaynağı uranyumda değil, senin ruhunda sıkışmış maddeden kopararak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsız! Tarihinin hiçbir
Devrimin daima bir şiire ihtiyacı vardır.
Konforumdan vazgeçemem diye ter ter tepinenler var. Olacak elbet.
Hz. Nuh "Gemiye binin tufan geliyor" dedikçe onlar "Biz dağlara çıkar kurtuluruz" demişlerdi. O misal..
Artık biz uyarmıyoruz, tabiat uyarıyor.
Bir yanda konfor, öte yanda kıyamet..
Bir yanda zincir, öte yanda anahtar.
Korku var ama umut da var..
Aslında ruhunu değiştirmen gerek, üstündeki gökyüzünü değil! İster engin denizleri aş, ister Vergilius’umuzun dediği gibi, “Karalar denizler silinsin gözlerden,” nereye gidersen git, kusurların da peşinden gelecek. Aynı şeyden yakınan birine Sokrates şöyle demiş: “Bu gezintilerin sana hiç yararı olmuyor diye neden şaşırıyorsun, değil mi ki kendini de birlikte götürüyorsun! Seni yollara düşüren neden, seni bunaltan nedenden ayrı değil ki!”
Sayfa 114 - Jaguar KitapKitabı okuyor
Aşk köpekliktire geliyor mesele öyleyse
Had you been the man I first thought you were, serious, reserved, stern, I would have loved you faithfully, and become your wife. Woman demands that she can look up to a man, but one like you who voluntarily places his neck under her foot, she uses as a welcome plaything, only to toss it aside when she is tired of it."
———
Başlangıçta olduğunu sandığım gibi sahici, kararlı ve zeki bir adam olsaydın, seni sadakatle sever ve karın oldurdum. Kadın tepeden tırnağa süzeceği, ağzına bakacağı, sayacağı bir koca ister. Ama senin gibi çiğne beni diye kendini yerlere atan erkek ancak bir oyuncaktır; eninde sonunda can sıkıcı hale gelen, bir kenara fırlatılacak bir oyuncaktır.
Bülbül şiirlerde, turnalar türkülerde kaldı..
Devrimin daima şiire ihtiyacı vardır..
Bülbül şiirlerde, turnalar türkülerde kaldı.
İnsanlar mevcut konforu terkedip, tüketim toplumundan çıkmayı becerebilir mi?
Kayıp çocuk
“Sokak çocuğu” denilen hadisenin ta dibinde mahallenin yıkımı, sokağın ölümü yatmaktadır.
Sayfa 131Kitabı okudu