Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ey insan! Bu kitabı sana ithaf ediyorum'' "Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah’ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel. Aptalca bir konfor aşkından doğduğu halde her biri daha korkunç bir dünya harbi hazırlayan teknik mucizelerinin yanında, senin iç zıtlıklarını elemeye yarayacak ve seni kendi kendinle boğuşmaktan kurtaracak ruh mucizelerini ara. İnan manevilere ve mukaddeslere, inan! Onlar hakkında, bu kadar küçükçe düşünmekten utan! Her sezilen derinliğin ifşa ettiklerini düşünmekten bile seni alıkoyan tabiatçı metotlarını fırlat ve bitlenmiş elbiseler gibi at. Orta çağ papazında haklı olarak ayıpladığın dar kafalılığın anlayış sınırlarını daha fazla darlaştıran beş duyu idrakinin kapalı dünyası içinde kalma; "Arşı geç, ferşi atla, sidreyi aş, Gör ne var maverada ibretiz."
''Hedef: Arkadaş kazanmak ve insanları etkilemek -Çok içme; ayık kal. -İffetli ol ve kendini insanların kucağına atma. -Canayakın ve sakin biri ol –gerekirse, ‘iffetli kadın’ı oyna– sessiz, hoş, renkli skandallarla hafifçe sarsılmış. -İçdünyanla ilgilen –onu zenginleştirmek için- -Çok fazla konuşma -daha çok dinle; insanları ‘anla’ ve yakınlık göster- -Dertlerini kendine sakla. -Adi dedikoduların ve hakaretlerin üzerinde durma ve bunları aş –herkese karşı iyi ve olumlu ol. -Birinin yanında bir başkasını eleştirme –yanlış aktarım telefon oyunu gibidir.''
Sayfa 507
Reklam
''Hedef: Arkadaş kazanmak ve insanları etkilemek -Çok içme; ayık kal. -İffetli ol ve kendini insanların kucağına atma. -Canayakın ve sakin biri ol –gerekirse, ‘iffetli kadın’ı oyna– sessiz, hoş, renkli skandallarla hafifçe sarsılmış. -İçdünyanla ilgilen –onu zenginleştirmek için- -Çok fazla konuşma -daha çok dinle; insanları ‘anla’ ve yakınlık göster- -Dertlerini kendine sakla. -Adi dedikoduların ve hakaretlerin üzerinde durma ve bunları aş –herkese karşı iyi ve olumlu ol. -Birinin yanında bir başkasını eleştirme –yanlış aktarım telefon oyunu gibidir.''
Yirmi yaşım ile otuz yaşım arasında aklın bittiği yerleri ve çıldırmanın sınırlarını aradım. Çıldırmanın beni ne kadar ilgilendirdiğini biliyorum, bu yüzden onu kendi kafamda ve beynimde yaşamaya kalktım. Akıl ve çılgınlık arasındaki ufak, yıldırım hızına sahip atlayışı sözcüklerle nasıl anlatabilirim. Beyin, düşünce kendini özgürleştiriyor, fırlıyor, bir roket gibi evrene, boşluğa, sonsuz boşluğa. Onunla birlikte gövde de. Ya da gövde kalıyor da, düşünce gövdeyi koparıp sonsuz boşluğa doğru uçmaya başlıyor. Acı veren bir şey bu. Çok acı veren. Ürküten. Hem de nasıl ürküten! Çılgınlığı bilmeden aklın sınırları son derece can sıkıcı. Kabul edilemez. Yetersiz. Aklın dünyası dışında başka şeyler olmalıydı. Ben çılgınlık dünyasına en derin, en uzun, en sonsuz yolculuğu yaptım. En acı veren yolculuğu. Tüm öbür acılar, akıldan çılgınlığa geçişle ne büyük bir cesaretle tamamladım, tüm acılardan, gövdelerden, güneşlerden, ana-babalardan ve çocuklardan, güvenden ve güvensizlikten, tüm düzenlerden. Düzen ve güven kadar ürkütücü bir şey yoktur. Hiçbir şey. Hiçbir korku… Aklını en acı olana, en derine, en sonsuza atmışsan korkma. Ne sessizlikten, ne dolunaydan, ne ölümlülükten, ne ölümsüzlükten, ne seslerden, ne gün doğuşundan, ne gün batışından. Sakin ol. Öylece dur. Yaşamdan geç. Kentlerden geç. Sınırları aş. Gülüşlerden geç. Anlamsız konuşmaları dinle, galerileri gez, kahvelere otur -artık hiçbir yerdesin.
Bu Coğrafyada
Yolda oynayanda kapar gelin ederler dokuz yaşında kızı. Ak ne, kara ne bilmezken, kofiyi giydirirler başına. Avrat olur, ana olur, dahası, erinin yedi sülalesine kul olur. Ekmekten çok dayak yer. Kocası döver, kaynanası döver, görümü döver, kaynı döver. Koca evinde gelini dövmek helal. Tüm kabahatlar gelinin. Aş pişmeyende, iş bitmeyende, suç kimin olursa olsun, dayağı gelin yer. Çok döllenmek, az döllenmek kabahat. Urçan** çıkmak büsbütün kabahat. Dölünü sevmek, okşamak kabahat. Ağzını açıp şu da demek kabahat. Kabahat olmayan yok geline. Canına tak diyenin, babaevine kaçması da suç. Bu kez anası babası dövende, dayak daha bir helal olur. Dünyaya geldiğine pişman ederler gelini. Bu hakaretlere dayanan dayanır, otuzuna varmaz koca avrat olur. Dayanamayan kendini ırmağa atar, kurtulur. Urçan= Kısır
...Iuppiter, insanoğlunun yaşamı tümüyle kederli ve acımasız geçmesin diye akıldan çok ne kadar tutku bağışlamış demek ki? Kıyasladığınızda, adeta kumsalda bir kum tanesi. Dahası, aklı kafanın daracık bir köşesine sığıştırmış, bedenin kalanını tutkulara bırakmış. Sonra tek başına duran aklın karşısına zorba mı zorba iki tiran dikmiş; birisi gönlün kalesini ve yaşam pınarı kalbi ele geçiren öfke, diğeri bedenin en aşağı uzvuna kadar her yana hükmeden şehvet. Bu iki askeri güç karşısında aklın ne kadar sağlıklı kalabildiğini insanların sıradan yaşamı bize yeterince kanıtlar; akıl yapabileceği tek şeyi yapar ve boğuk boğuk bağırır, görgü kuralları vazeder; o zaman bu ikisi kralın eline idam ipini tutuşturup git kendini as dercesine iğrenç şekilde çığlık çığlığa bağırır, ta ki yorgun düşen kral savaşı bırakıp da teslim olana kadar.
Reklam
Yolda oynayanda kapar gelin ederler dokuz yaşında kızı.Ak ne,kara ne bilmezken,kofiyi giydirirler başına.Avrat olur,ana olur,dahası,erinin yedi sülalesine kul olur.Ekmekten çok dayak yer.Kocası döver,kaynanası döver,görümü döver,kaynı döver.Koca evinde gelini dövmek helal.Tüm kabahatlar gelinin.Aş pişmeyende,iş bitmeyende,suç kimin olursa olsun,dayağı gelin yer.Çok döllenmek,az döllenmek kabahat.Kısır çıkmak büsbütün kabahat.Dölünü sevmek,okşamak kabahat.Ağzını açıp şu da demek kabahat.Kabahat olmayan yok geline.Canına tak diyenin,baba evine kaçması da suç.Bu kez anası babası döver gelini,yüz geri çevirirler.Koca evine dönende,dayak daha bir helal olur. Dünyaya geldiğine pişman ederler gelini.Bu hakaretlere dayanan dayanır,otuzuna varmaz koca avrat olur.Dayanamayan kendini ırmağa atar kurtulur.
Sayfa 34 - Can Yayınları
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.