Gerçekten birleşme halinde iken ruh henüz tam olarak ölmediğini hisseder;esrime vecd halinde ise ölüm sözcüğünü çekinmeden kullanabiliriz, zaten ruh DÜNYA için ölmüştür. Bununla birlikte daha öncede belirttiğim gibi ruhun hala bu dünyada ve yalnız olduğunu hissedecek kadar bilinci vardır. Mutlu olduğunu en azından işaretler aracılığıyla dış
Talat Paşa ile Tahsin Uzerin küsüşmeleri
Talat Bey:’ Hoş geldin arkadaş. Seni çağırmamızın sebebi şudur. Zeki Bey’in öldürülmesinden dolayı Ahmet ve Dr. Nazım kayınpederin Hacı Hulusi Bey’in mahkemesinde yargılanıyor. Bu cinayeti işleyenler onlar değildir. Kayınpederine söyle onları berat ettirsin. Kendileri hakkında da iyi olur.’ diye buyurdular. Doğrusu hayret ettim. Kayınpederim ile resmi görüştüğümü, böyle bir teklifte bulunamayacağımı kesinlikle kendilerine bildirdim. Bir hafta iş sürüncemede kaldı. Tekrar çağırdılar. Ben de yine söylemeyeceğimi tekrar ettim. Darıldı.” Tahsin Bey oğlunun ölüm haberini aldıktan sonra kayınpederinin evine gider. Çünkü niye İstanbul’a geldiğini bilmemektedir. Ve kızının üç hasta çocukla neden bıraktığını vicdanen açıklama gereğini hisseder: “Kayınpederim gerçeği öğrendikten sonra melek gibi bir insanın derin bir ah çektiğine şahit oldum. Geliş nedenimi evvelce söylemediğim için memnun oldular ve bana:’ İsterlerse benim işime son verebilirler, ben vicdanımın sesinden başka bir şey diyemem.’ buyurdular.” Tahsin Bey çocuğunun ölümü kadar, bu manasız teklif yüzünden cenazeye katılamadığı için de acı duymuştu. Zaten anılarının daha sonraki bölümlerinde Talat Paşa’dan söz etmez. Belli ki o da Talat Paşa’ya darılmıştır.
Reklam
Tahsin Bey,Talat Paşa’nın yanına gittiğinde Rahmi Bey’i de orada görecekti. Bundan sonrasını Tahsin Bey’in kaleminden aktaralım: “Talat Bey:’ Hoş geldin arkadaş. Seni çağırmamızın sebebi şudur. Zeki Bey’in öldürülmesinden dolayı Ahmet ve Dr. Nazım kayınpederin Hacı Hulusi Bey’in mahkemesinde yargılanıyor. Bu cinayeti işleyenler onlar değildir. Kayınpederine söyle onları berat ettirsin. Kendileri hakkında da iyi olur.’ diye buyurdular. Doğrusu hayret ettim. Kayınpederim ile resmi görüştüğümü, böyle bir teklifte bulunamayacağımı kesinlikle kendilerine bildirdim. Bir hafta iş sürüncemede kaldı. Tekrar çağırdılar. Ben de yine söylemeyeceğimi tekrar ettim. Darıldı.” Tahsin Bey oğlunun ölüm haberini aldıktan sonra kayınpederinin evine gider. Çünkü niye İstanbul’a geldiğini bilmemektedir. Ve kızının üç hasta çocukla neden bıraktığını vicdanen açıklama gereğini hisseder: “Kayınpederim gerçeği öğrendikten sonra melek gibi bir insanın derin bir ah çektiğine şahit oldum. Geliş nedenimi evvelce söylemediğim için memnun oldular ve bana:’ İsterlerse benim işime son verebilirler, ben vicdanımın sesinden başka bir şey diyemem.’ buyurdular.” Tahsin Bey çocuğunun ölümü kadar, bu manasız teklif yüzünden cenazeye katılamadığı için de acı duymuştu. Zaten anılarının daha sonraki bölümlerinde Talat Paşa’dan söz etmez. Belli ki o da Talat Paşa’ya darılmıştır
Münfeilliğimiz, hafifliğimiz, basit ve manasız zevklerimiz umumi tembelliğimizi göstermeğe kafidir. Herkes imtihanı için asgari bir ceht sarf etmiyor mu? Devamlı ve azimkar bir iradenin (la volonte perseverante-sebat eden irade) hakiki düşmanı ancak devamlı bir kuvvet olabilir. İhtiraslar, mahiyyetleri (nitelik) itibarile muvakkattirler
Sayfa 12
84 öğeden 91 ile 84 arasındakiler gösteriliyor.