“Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir, Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat” ✨ Sabît (En uzun gecenin hangisi olduğunu takvim yapanlar ve yıldız ilmi ile uğraşanlar ne bilsin! Aşk yüzünden gam müptelası olmuşa sorun ki geceler kaç saattir.) ************************************************ "Dâhil-i subh-ı visâl olmak ne
Aşk hayranlıkla başlar kıskançlıkla devam eder .Kıyas kabul etmez.Görülmemeyi kabul etmez…✨
Reklam
Ömür sermayesi pek azdır. Lüzumlu işler pek çoktur. Birbiri içinde mütedâhil daireler gibi her insanın kalp ve mide dairesinden ve ceset ve hane dairesinden, mahalle ve şehir dairesinden ve vatan ve memleket dairesinden ve küre-i arz ve nev-i beşer dairesinden tut tâ zîhayat ve dünya dairesine kadar, birbiri içinde daireler var. Her bir dairede her bir insanın bir nevi vazifesi bulunabilir. Fakat en küçük dairede, en büyük ve ehemmiyetli ve daimî vazife var. Ve en büyük dairede en küçük ve muvakkat, ara sıra vazife bulunabilir. Bu kıyas ile küçüklük ve büyüklük makûsen mütenasip vazifeler bulunabilir. Fakat büyük dairenin cazibedarlığı cihetiyle küçük dairedeki lüzumlu ve ehemmiyetli hizmeti bıraktırıp lüzumsuz, malayani ve âfakî işlerle meşgul eder. Sermaye-i hayatını boş yerde imha eder. O kıymettar ömrünü kıymetsiz şeylerde öldürür. Ve bazen bu harp boğuşmalarını merak ile takip eden, bir tarafa kalben taraftar olur. Onun zulümlerini hoş görür, zulmüne şerik olur. (Şualar 200.sh - Risale-i Nur)
REGAİP Peygamberin "ana rahmine düştüğü geceyi"(!) (Regaip) "bilen", tahmin yürüten, soruşturan, merak eden bir insan bunu yapmadan önce, kendi ana ve babasına rahme düştüğü geceyi sormalıdır! Evlatlarına da rahme düştükleri geceyi söylemelidir! Utanmayacaksa eğer, peygamberin "rahme düştüğü geceyi" de (Regaip
Teşrîf-i Sadr-ı a‘zam Be-Hâne-i Dâmâd-ı Hîş Muhammed Kethudâ Be-Resm-i Helvâ Safa geldin eyâ düstûr-ı zî-şân-ı kerem-perver Hemîşe hazret-i Hak izz ü şânın eylesin ber-ter Kaddimi âşiyân-ı devlet ü iclâline hâlâ K onup sîmurg-âsâ eyledin güsterde bâl ü per Aceb hâlet verir insâna el-hak mesned-i dirîn Gelüp yâda geçen ferhunde demler
BÜLBÜL — Basri Bey oğlumuza — Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım; Nihâyet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım. Şehirden kaçmak isterken sular zâten kararmıştı; Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdîyi sarmıştı. Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl... Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.