Ben doğduğumda kalbimin üstünde bir dal kırmızı karanfil ile doğmuşum. Bu karanfil sıradan bir karanfil değilmiş, ben ağladıkça solar, güldükçe açarmış, suyu da hiç sevmezmiş. Bu karanfilin tohumunu annem ekmiş, ben daha doğmamışım o zamanlar, benle büyümeye başlamış. Bu karanfile çok iyi bakmak gerekiyormuş çünkü karanfil solduğunda ölüm kapına dayanırmış. Karanfile iyi bakmak biraz zor gibi gözükse de hiçte zor değilmiş. Çünkü bu karanfil sevgiyle beslenirmiş.
Çocukları ve hayvanları çok severmiş. Onlarda karşılıksız sevgiyi bulurmuş. Karanfilin yanına bir kedi koysak ölümsüzlüğü bulabilirmişiz. Sevdiği insanlar tarafından kırılınca boynunu hemen büküverirmiş karanfil, yine de sevmeyi hiç bırakmazmış. Ağaçları çok sevmiş, ağaç ona meyve vermiş. Güneşi çok sevmiş, güneş onun kalbini hep ısıtmış. Gökyüzünü çok sevmiş, gökkuşağı hep onun için açmış. Rüzgar bazen karanfilleri savurmuş, sıcak bazen karanfilleri kavurmuş ama karanfiller açmayı hiç bırakmamışlar. Çünkü karanfiller insanların bilmediği bir şeyi bilirlermiş. Sevgi kalbin hamıymış. Sevdikçe ve sevildikçe açarmış kırmızı karanfiller. Buram buram kokusu yayılırmış etrafa Kalbimiz kırmızı karanfillerle dolup taşsın diye hep çok çok sevelim birbirimizi..
Merve Y.
24.11.2023