A People's History of the World

Chris Harman

Öne Çıkan A People's History of the World Gönderileri

Öne Çıkan A People's History of the World kitaplarını, öne çıkan A People's History of the World sözleri ve alıntılarını, öne çıkan A People's History of the World yazarlarını, öne çıkan A People's History of the World yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
'İhtişam... İşte o, Roma'dır', dünya tarihinin Batılı anlatılarının pek çoğunda yankısını bulan bir nakarattır. Roma'nın yükselişi eski uygarlıkların zirvesi, nihayet çöküşü ise tarihsel bir trajedi olarak tanımlanır. Nitekim, Avrupa Aydınlanma'sının büyük eserlerinden biri olan Edward Gibbons'un, Roma İmparatorluğu'nun Gerileyişi ve Çöküşü şöyle başlar: 'Hıristiyan döneminin 2. yüzyılında Roma imparatorluğu dünyanın en güzel parçasını içine alıyordu... Yasaların ılımlı ama güçlü etkisi ve âdetler, zamanla eyaletlerin birliğini pekiştirmişti. Buraların barışsever sakinleri servet ve lüksün avantajlarından yararlanıyor ve onu istismar ediyorlardı.
Muhammed
Çevresindeki dünyanın kaosunu, birbiriyle çatışan dünya görüşlerinin ve değerlerin bir anlam ifade etmediği zihinsel bir karmaşa olarak yaşıyordu. Kendi hayatına ve içinde yaşadığı topluma tutarlı bir açıklama getirme ihtiyacını hissetti. Tanrı'nın (Arapça Allah) kendisiyle konuştuğuna inandığı bir dizi dinsel imgeler gördü. Bunlar, karşılaşmış olduğu çeşitli dinsel kavramları yeni bir kalıba dökmesini sağladı. Sözcükleri başkalarına aktardı, onlar da bunları Kuran olarak kaydettiler ve yavaş yavaş esas itibariyle Mekkeli tüccar ailelerinin genç üyelerinden oluşan bir mürit (taraftar) grubu oluşturdu.
Sayfa 129 - İslami DevrimlerKitabı okuyor
Reklam
(...) bakireden doğma öyküsü, bakire bir inekten doğduğu varsayılan esrarengiz ve popüler Mısır kültü Osiris'ten Hıristiyanlığa geçmiş bir unsurdu. 'Kutsal Meryem' imgesi, Mısır dininde, 'insan ırkının en kutsal ve ebedi kurtarıcısı... ıstıraplarımızın anası" diye hitap edilen tanrıça İsis'in oynadığı role olağanüstü bir benzerlik gösterir. Bunu Hıristiyan duasında 'Tanrı'nın annesi' şekline dönüştürmek için çok fazla bir çaba gerekmez.
Sayfa 100Kitabı okudu
1789
Goethe'nin yeni bir çağın başladığı inancına şaşmamak gerekir. Bununla birlikte devrim bitmiş olmaktan çok uzaktı. İzleyen iki yılda, hem yönetimde hem de toplumun temelinde daha ileri radikalleşmelere tanık olundu. Sonra, 1794 yazında, yeni eşitsizliklerin ve kimi eski ayrıcalıkların yeniden ortaya çıkmasına, nihayet yeni bir monarşinin oluşmasına izin veren devrimci dalganın ani bir gerilemesi söz konusu oldu. Bu süreç içinde, pek çok insanın zihnini ve devrime karşı olan sempatiyi çokça bulandıran ünlü 'terör' yer aldı. Konvansiyon'dan ucu ucuna bir çoğunlukla geçen kralın idam kararını, kraliçenin ve pek çok aristokratın idamı izledi. (...) Bu korkunç manzara, 'Her devrim, kendi evlatlarını yer' deyimini ve devrimlerin faydasız ve kanlı girişimler olduğu algısını yaygınlaştırdı. Bu yanlış bir genellemedir. Ne İngiliz Devrimi kendi liderlerini yedi -o görev Restorasyon'un cellatlarına bırakıldı ne de Amerikan Devrimi böyle bir şey yaptı. Bu ayrıca, Fransa'da etkili olan gerçek güçleri tümüyle kavramayı başaramayan bir gözlemdir.
Sayfa 281Kitabı okudu
Ögrenciler ve entelektüel gruplar arasında zaten bir 'Rönesans hareketi başlamıştı. Buna göre Çin'in geçmişinde, Batı Aydınlanmasıyla karşılaştırılabilecek düşüncelerin ortaya çıkmaya başladığı dönemler olmuş ancak bunlar Konfüçyüsçü Ortodoksluğun güçleri tarafından boğulmuştu. Hareket bu alternatif gelenekler üzerine oturmak, önde gelen figürlerinden birisi olan Hu Şih'in sözcükleriyle, 'insanlara, onları geleneğin prangalarından kurtaracak ve onlara yeni dünyada ve onun yeni uygarlığı içinde kendilerini rahat hissedecekleri yeni bir dünya görüşü benimsetmek' amacını taşıyordu. Bu ruh hali, Çin'in 'yeni tarz' eğitim kuruluşları içindeki yüz binlerce öğrenci ve öğretmen arasında yayıldı.
Sayfa 440Kitabı okudu
Hem generaller hem de sanayiciler toprakların zapt edilmesinin, elleri altındaki ekonomik kaynakları arttıracağını görebiliyorlardı. Genel olarak savaş hedeflerinin yalnızca Asya ve Afrika'daki sömürgeleri savunmak ya da yenilerini ele geçirmekle sınırlı olamayacağı, Avrupa'da da özellikle sanayi ya da yarı-sanayi bölgelerini ele geçirecek şekilde gözden geçirilmesi söz konusuydu. Almanya için bu, Fransa'nın demir cevheri üreten Loren bölgesini ilhak etmesi, Belçika'nın, Orta Avrupa ve Romanya üze rinde kontrol kurması; Türkiye ve Ortadoğu'da Berlin-Bağdat demiryolu etrafında bir nüfuz bölgesi oluşturulması anlamına geliyordu.
Sayfa 398Kitabı okudu
Reklam
689 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.