Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Salt Aklın Eleştirisinin Teşrihi

Aklın Anatomisi

Ş. Teoman Duralı

En Eski Aklın Anatomisi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Aklın Anatomisi sözleri ve alıntılarını, en eski Aklın Anatomisi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Heine ve Kant
Büyük Alman şairi Heinrich Heine, "Immanuel Kant'ın hayat hikâyesini tasvîr etmek zordur." deyip sözlerini şöyle sürdürmüştür: "O, yaşamadı ki, hayâtının hikayesi olsun. Almanya'nın kuzey doğusunda serhat boylarında eski bir şehir olan Königsberg'in sessiz, ücrâ köşesinde, ufacık bir sokakta tohuma kaçmış bekâr olarak neredeyse soyut, mekanik düzene koşulnuş bir ömür sürmüştür..."
Sayfa 9 - Heine, Geschihte der Religion und Philosophie in Deutschland", 3. Cilt.
Heine ve Kant
Heinrich Heine şâir. Hani Türkcede "bekâra karı boşamak kolay denir ya. Filosof karşısında şair için ne kadar geçerakca bir deyiş. Sıgara yakarcasına şâir, oturup kalktığı, dönüp dolandığı her yerde mısralarını döktürebilir. Onun gayrimenkul misâli, belli bir yere çakılıp kalmasına ne hâcet? Duygulanmalarının kaynakları ile kanıtlarını bildirmesini ondan isteyen mi var? Bu yüzden işte şâirin filozofu anlamasını beklemek beyhûdedir.
Sayfa 10
Reklam
Dahi
Dâhi denilen kişide üç veche tesbît olunabilir: Birincisi, olağanüstü bir çağrışımlar dizisinin de bulunduğu geniş bir hayâlgücü. İkincisi, müdhiş bir seziş; ve sezgi verisinden hareketle çelişkiye düşülmeksizin akılyürütme yetisi. Üçüncüsü, muazzam sabır ve buna bağlı çalışma arzusu ile kudreti. Saydığımız üç vechenin de Immanuel Kant'ta olduğunu görüyoruz.
Sayfa 10
Felsefe Yapmak İçin
Felsefe yapmak için, belki biraz mübâlağalı olacak ama, kütüphâne/ler dolusu kitab okuyup okuduklarını kavrayacaksın. Her sözünün, cümlenin satırının teker teker hesabını vere vere yargı gücündeki vargılarını öz elinle kağıda dökeceksin -Kant, "Salt Aklın Eleştirisi"ni on iki yılda yazmıştır!
Sayfa 10
Ludwig von Beethoven
Yine, Beethoven, kendinden genç dostu Johann Wolfgang von Goethe’yle 1812 yazında Bohemya'daki Teplitz şehrinde kalenin arkasındaki küçük parkta gezinirken karşı taraftan imparatoriçe ile efrâdı görünür. Kibâr Goethe, dostuna “Ludwig!” diye seslenir: “İmparatoriçe yaklaşıyor; kenara çekilip Haşmetmâbı selâmlayalım.” Bunun üzerine Beethoven, “merak buyurmayınız; imparatorlar ile imparatoriçeler, her gün dünyaya gelirler; Ludwig van Beethoven ise, sâdece bir kere gelmiştir” diyerek olup bitenlere aldırmadan yürür gider.
Sayfa 9
Immanuel
Dünyaya geldiği gün, eski Prusya takvimine göre, Aziz Emanuel'e adanmış olduğundan, oğul, Immanuel adıyla vaftîz edilmiştir. Kitâbımukaddeste geçen bu adın anlamı "Allah bizimle"dir.
Sayfa 23
Reklam
Zaten kültür kurucusu yaratık insan da, mekanik evrim yasalarına tâbi dirim esâslı beşere indirgendikten sonra, yüce değerler, "spekulativ metafizik saçmalamalar"dan gayrı n'olabilir ki?
Sayfa 22
İkisi de Kant üzerine. Birşey dönmüş sanki
Bu yüzden işte, şairin, filosufu anlamasını beklemek beyhûdedir.
Üstümde yıldızlı gök”demişti Königsberg’li “içerimde ahlâk yasası”. Yasa mı? Kimin için? Neyi berkitir yasa? İster gözünü oğuştur,istersen tetiği çek idam mangasındasın içinde yasa varsa. Girmem,girmedim mangalara Yer etmedi adalet duygusu iKitabı okudu
Niçin yok?
Bilim, fenne (technologie) giriş kapısı olmanın dışında işe yaramaz. Fen de, makine yardımıyla seri imaâlât -yani zincirleme üretim- demek olan sanayiye zemin hazırlar. Sonuçta, merhamet, sevgi, şefkat, yücelik, iyilik, güzellik, namus, iffet, saygı, güven dayanışma çeşidinden üstün insan değerine burada yer yoktur.
12'den Vurmak
Seyahata çıkmak ne demek? Bilindik bir yerden bilinmedik olana yollanmaktır. Hayvan, seyahat etmez. Göçer. Seyahât, isteğe bağlıdır. Bundan dolayı irade taşıyan var olana mahsûstur. Göçmeyse, mecburiyet tahtında icrâ olunur.¹ Oysa seyyah yolunu düşünüp taşınarak, hesap kitapla bulmak zorundadır. 1-suikast kurbanı kötürüm kılınmış günümüz Türkçesinde yerini zorunlulukla değiştiren insana "göçmen" deniyor. Halbuki "göçmen" ıatılahı kuşlara mahsustur. Yerini yurdunu zorunlulukla değiştiren insan "muhacir"dir. Sadece moda olduğundan, meraksız, ilgisiz ve düşüncesiz gezen insan müsvettesine" turist" denir.
Reklam
Cinayetlere çözüm olabilir mi?
İnsanı hayvandan ayıran ana kıstas, sıkıdüzendir... Güdülerin zorlamasıyla kişiyi insanlığından sapmaktan alı koyan baş etken, sıkıdüzendir. İmdi, sıkıdüzen, sâdece olumsuz bir etken olup denklemin olumlu tarafını öğrenim-öğretim teşkil eder. Kişinin, insanlığını duyumlaması, haddini bilmekle başlar. Bunun, eğitimle kişinin bilincine işlenmesi ve bu minvalde yaşaması, sıkıdüzendir. Haddini bilerek yaşayan, insanlığın genelgeçer yasalarına kendini tabi kılmış sayılır. Böyle yaşamayı beceremeyense, vahşetin kucağına düşmüş demektir. (Kant)
Ağzının tadını biliyormuş bunlar :)
Bizler nasıl sığır, davar, balık, tavuk etlerini tüketiyorsak, Borneo'nun Dayakları ile Sumatra'nın Batakları 50 yıl, Yeni Zelanda'nın Maorileri ise seksen, yüz yıl öncesine değin özge topluluktan olanların etini, öyle, kemâliafiyetle mideye indiren yamyamlardı. Kültür yoksunu değildiler. Bal gibi, tam teşekkül kültür hayatı olan topluluklardı.
Sakın bu yerlere gidip tatlı bir çocuk görünce "seni yerim" gibi lâtife etmeyin :DKitabı okudu
Tanrı, akılötesi olmakla kalmayıp aklıaşkındır da. Şu durumda akıl yoluyla kavranıp anlaşılamaz. Zirâ aklın transsendental yasalarını belirleyen mantık ilkeleri ve kuralları ona uygulanamazlar-: O, aynı ânda her durumda ve şeyde hazır ve nâzırdır. (bkz kaf 16) Buradan, Onun, hem her hem de bir yerde aynı ânda bulunduğu anlamını çıkarımlıyoruzki; bunun da mantıkla bağdaştırılabilr yanı yoktur. Bu yüzden O, akledilemez ve hatta düşünülemez ; duygulanılır, vicdan sesine kulak verilir.
Sayfa 115 - Ansolsunki, İnsanı Biz yarattık, nefsinin kendine fısılfadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından da yakınız (kaf 16)Kitabı okudu
Zekayı kısa hüzme ışığa benzetirsek,akıl , yakının yanında uzağı da aydinlatır. Akıl her nice zekayı da kapsıyorsa , insan, çoğunlukla akla uzanmayıp zeka seviyesinde kalmağı ve hatta zekanın suistimali demek olan 'kurnazlığ' a başvurmağı yeğler. Insan, niye genellikle zekayı akla tercih eder? Akıl kullanmak zordur da ondan. Yorumlamak, saklı duranı keşfedip açığa çıkarmak ne de meşakkatli bir işdir --- işte niye derin anlamlı kitaplardan nefret ederiz, sorusunun da cevabı ! Böyle bir işlemi duyguların en soylularından merâk atesler. Akıl üzre iş gören, davâsına dalmış , kilitlenmiş bir abdaldır. Bu yüzden de çoğu kere , kimi hayvan türleriyle paylaştığımız , zekaya el atmağı unutan yahut ihmal eden bir aptaldır. Bireysel kazanç temelinde zekîyle aşık atılamaz. Akıllıysa , insana ve dünya yarar sağlar. Şu durumda sırf akıl üzre çalışan aptal abdallar olmayaydı, kültür hayatımız bakımından otuz bin yıl öncenin Homo sapiens neandertalensis günlerinden fazlaca uzaklaşmamış olurduk. Sonuç olarak , salt insan emeğinin ürünü kültür ile medeniyet , 'akıl evrimi' ne , yanî ' tekamül'e dayanır
Sayfa 207Kitabı okudu
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.