Çok akıcı, hemen okunan bir kitapla geldim fakat beni oldukça üzen bir eserdi. Ahmet Altan'ın okuduğum ilk eseri. Hayal kırıklığı...
Yapılan hatalar...
Yaşanmaması gereken şeyler...
Tutukluları, ihtirasları peşinde koşan kadının "aldatan" değil de hikâyenin sonunda aslında "aldanan" olması!
Sahip olduğun güzel, huzurlu bir hayat varken bir anlığına yanlış yola sapmak nelere yol açacak?
Uğruna delirdiğin şeyi yapmak için, bir şeylere sahip olmak için elindekileri ateşe attığında hikâyenin sonunda ateşe attıklarının seni kurtarmak için uğraş vermesi büyük bir utanç olmalı...
Bir kadın, iki adam biri hiç bırakmayan, biri aslında hiç tutmamış olan siz hangisinin yanında olurdunuz?
Onca şeyi yaşadıktan sonra dönüştüğün insan, nefret ettiğinse?
Kitap tamamen adıyla birebir uyum içinde başından sonuna kadar Aldatmak...