Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Anadolu İnançları

İsmet Zeki Eyüboğlu

Anadolu İnançları Sözleri ve Alıntıları

Anadolu İnançları sözleri ve alıntılarını, Anadolu İnançları kitap alıntılarını, Anadolu İnançları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
:D :D
Bir başka masal daha vardır Ay üstünde. Ay'ın annesinin bir gece çok işi varmış. Gökyüzünde çıkıp evreni aydınlatmak onun göreviymiş ya da sıra onunmuş. Bütün yıldızlar sıra ile evreni aydınlatırmış. Gündüz bu işi Güneş yapmış. Ay ise sıranın kendinde değil annesinde olduğunu ileri sürerek o gece evreni aydınlatmaya çıkmamış. Ay'ın annesi ise: " Kızım çık evreni benim yerime bu gece sen aydınlat, bak benim işim var, öteki kardeşlerine ekmek yapmak için hamur yoğuruyorum, ellerim unlu, hamurlu." Ay gene direnmiş, "evreni aydınlatma sırası senindir." deyip durmuş. Buna kızan annesi de hamurlu eliyle Ay'ın yüzüne tokadı yapıştırmış, Ay'ın yüzü hamurla sıvanmış. İşte geceleri Ay'da görülen bu leke, bu hamur bulaşığı imiş.
Güneş insanlara kızınca, gücenince kuraklık başlar, yağmur yağmazmış. İşte Anadolu'nun birçok yerinde bugün düzenlenen yağmur duası güneşin gönlünü yapmak, yağmur yağmayı sağlamak içindir. Bu inanç da eskiçağ Anadolu dinlerinden kalmadır.
Reklam
Halka seslenen bir dinin halka yabancı bir dille benimsetilmesi insanı tanrıya yaklaştırmaz, ondan uzaklaştırır...
Eski Türkler, Anadolu'ya gelirken, domuzla ilgili inançlarını birlikte getirdiler. Bugün Denizli ilinin adı eskiden Tunguzlu (Tonguzlu) idi. Bu ad, Türkçe "domuz" anlamına gelen "Tunguz (tonguz)" sözünden türemiştir. O ilde eskiden çok domuz yetiştirilirmiş. Anadolu'yu gezen eski gezginler, özellikle İbni Battuta, o yörelerde çok domuz olduğunu, Denizli iline de Tonguzlu dendiğini yazar.
Sayfa 126Kitabı okudu
Ay'la ilgili inançlar
Bir evde mutsuzluk, geçimsizlik mi var? Hoca düşüncesini bildirir: "Bu evde Ay batarken düğün yapılmış, gerdeğe girilmiş, tarlaya varılmış." Bu fallar uzayıp gider.
Bir olayın doğal nedeni bilinmeyince onu büyüye, gizli güçlere bağlamak kolaydır. Üstelik bilimin gelişmediği, kişilerin yeterince aydınlanamadığı çağlarda bu eğilim daha hızlıdır.
Sayfa 15 - Derin Yayınları
Reklam
Güneşin gözleri kamaştırması, güneşe bakılamamasıyla ilgili bir halk inanışı şöyledir: “Güneş çok güzel bir kızmış. Bütün gözler ona çevrildiği için bir türlü yeryüzüne çıkmak, insanlara görünmek istemezmiş. Erkekler ona baktıkça utanırmış. Annesi bakmış ki bu iş yürümeyecek, düşünmüş taşınmış. Güneşe birçok iğne vermiş. Dünyaya çıktığında kim senin yüzüne bakarsa bu iğneleri onun yüzüne batır, demiş. İşte insan güneşe bakınca gözlerinin kamaşması bundanmış.”
Arapça nur (ışık) yanan yer, ışıklık, ışıldak diye Türkçeye çevrilecek minarenin İslam diniyle, İslam inançlarıyla en küçük bir ilgisi yoktur. İslam inançları arasına sonradan karışan minare kaynak bakımından eski çoktanrıcı dinlerin bir kalıntısıdır.
Sayfa 121Kitabı okudu
Yılanlı Büyüler
Yılanı canlı tutup, iplik geçmiş bir iğneyi gözünün birinden sokup ötekinden çıkardıktan sonra ipliği sevdiği kimsenin giysisine gizlice takma yoluyla sevdiği elde edilir, o iplik giysisinde durduğu sürece yanar tutuşur, sevgilisinin ardınca koşar, onu unutamazmış. Kızdığı, sevmediği bir kimsenin evinin kapısının eşiği altına yılan gömleği, yılan kemiği gizlenir, büyü yapılan kimse o gömlek, ya da kemik üzerinden yedi kez geçerse, büyü yapanın dileği olur, büyü yapılan kimse istenen duruma sokulurmuş.
Ekmeğin kutsallığı, onunla ilgili inançlar buğdayın tanrısal bir varlık olarak saygı gördüğü çağlardan kalmadır. Hitit, Urartu dinlerinde buğday kutsaldı, tanrısal bir özle donatılmıştır. Bundan dolayı ona karşı büyük bir saygı gösterilirdi. Bu inanç zamanla değişe değişe tek tanrıcı dinlere geçti. İslam dininde büyük bir önem kazandı, nimet (yenecek kutsal varlık) olarak nitelendi.
Reklam
Kutsal kitapların dokunulmazlığı, halk çoğunluğunun anlayamadığı bir nitelikte ya da dilde yazıya geçirilmişliği yanılmaların, dinle getirilmek istenenin saptırılmasının başlıca nedenidir. Halka seslenen bir dinin yabancı bir dille kendini benimsetmesi insanı tanrıya yaklaştırmaz, ondan uzaklaştırır. Sonunda böyle büyücülerin, üfürükçülerin, sayılarla harflerle gizli güçler bulunduğu sanısını yaymaya çalışanların çoğalmasına olanak sağlar. Toplumun diliyle konuşmayan bir tanrının topluma öğreteceği de yoktur. Kişinin tanrıdan uzaklaşması, tanrıyı anlamadığı bir diliyle konuşturmasından kaynaklanır. Tanrının diliyle kişinin dili arasında kopukluk başlayınca büyücünün, üfürükçünün, harflerle sayılarla iş görenlerin etkinliği çoğalır. Geri kalmış toplumların değişmeyen yazgısını besleyen de bu kişi- tanrı arasındaki dil kopukluğudur.
İnandırmaktan ziyade korkutup uzaklaştıran sözler...
İnancın en kötüsü değişmez bir yasa niteliğine bürünendir. Bir inanç sessiz diliyle kişiye: " Sen benim gösterdiğim yolda gitme gereğindesin, benim dışımda bir gerçek yoktur, bana uymadığın gün yerin altında binlerce yıl yanacaksın, katranların kızgınlığında çırpınacaksın, akla gelmedik acılar, sızılar çekeceksin, ben şaşmaz, değişmez bir yasayım." derse insanın güme gittiği gündür.
Ay’ın biçiminde, durumunda bir anlam gören köylüye göre, Ay Hilal biçiminde iken iki ucu aşağı olursa o ay yağmurlu, yukarı olursa kurak olur.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.