Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tin Kemiktir Serisi 4. Kitap

Antroposen'e Hoşgeldiniz

Slavoj Zizek

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Çinlinin bedduası bize tutmuş olmasın
“ Çin’de, eğer birinden gerçekten nefret ediyorsanız, ona “inşallah ilginç zamanlarda yaşarsın.”diye beddua edilirmiş. 2003’te eski ABD savunma bakanı Donald Rumsfeld biraz amatörce, bilinen ve bilinmeyen arasındaki ilişki hakkında felsefe yapmaya girişti: “Bilinen bilinenler vardır. Bunlar bildiğimizi bildiğimiz şeylerdir. Bilinen bilinmeyenler vardır. Yani, bazı şeyler vardır ki bilmediğimizi biliriz. Fakat bilinmeyen bilinmeyenler de vardır. Bunlar bazı şeyler ki bilmediğimizi bilmeyiz.” Onun eklemeyi unuttuğu önemli bir dördüncü tanım var: ‘bilinmeyen bilinenler’, bildiğimizi bilmediğimiz şeyler.
Reklam
Çin’de, eğer birinden gerçekten nefret ediyorsanız, ona “İnşallah ilginç zamanlarda yaşarsın.” diye beddua edilirmiş.
Ekolojik tehditlerin birçoğunun bizzat bilim ve teknoloji tarafından yaratılması (endüstrinin ekolojik sonuçları, kontrolsüz biyogenetiğin psişik sonuçları, vb.). Ama, modern bilimi suçlamak da burada fazla basit kaçıyor: Bilimler hem riskin kaynağı (kaynaklarından biri), hem tehditleri anlamak ve tanımlamakta kullanabileceğimiz yegane araç ve hem de tehditlerle başa çıkmakta, bir çıkış yolu bulmakta yararlanacağımız kaynak (kaynaklardan biri).
Tabiatin mutlak olumsallığı. Tabiatta Evrim ya da İlerleme diye bir şey yok: Felaketler, bozulan istikrarlar, hep doğal tarihin parçası; geçmişin pek çok anlarında hayat tamamıyla başka istikametlere sapabilirdi. Temel enerji kaynağımız (petrol) uzak geçmişte yer alan ve hayal gücümüzü aşan boyutlarda cereyan eden bir felaketin ürünü.
Tabiat rotasını körlemesine izler, onu sadece açıklamak gerekir; oysa insanlığın tarihini anlamak gerekir. Her ne kadar global rotası kontrolden çıkmışsa da ve her ne kadar çoğu kişinin arzularının tersini yapan bir Kader işlevini görüyorsa da bu “Kader” çok sayıda bireysel ve kolektif projenin etkileşiminin bir sonucu ve dünyamızın nasıl olduğuna dair temel bir anlayışa dayanarak eyliyor – tarihte kendi uğraşlarımızın sonuçları ile yüzleşiyoruz.
Reklam
Bugün, doğal felaket tehdidiyle ilgili şu ikilemi yaşıyoruz: Ya tehdidi ciddiye alacağız ve eğer felaket vuku bulmazsa, bize gülünç gözükecek adımları atacağız ya da hiçbir şey yapmayacağız ve eğer felaket vuku bulursa, her şeyimizi yitireceğiz. En kötü alternatif, bu ikisinin arasında durmayı seçmek, yani sınırlı tedbirler almaktır – bu durumda, ne yapsak kaybetmiş olacağız. Söz konusu olan bir ekolojik felaketse, ikisinin arası diye bir şey olamaz. Böyle bir durumda, bütün o öngörü, ihtiyatlı davranma ve risk kontrolü muhabbetleri anlamsızlaşır; çünkü, Rumsfeld’in bilgi teorisinin terimleriyle, uğraştığımız nesne, “bilinmeyen bilinmeyenler”dir: Sadece devrilme noktasının nerede olduğunu bilmemekle kalmıyoruz, tam olarak neyi bilmediğimizi de bilmiyoruz.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.