Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Günümüz Türkçesiyle

Âşıkane

Mehmet Rauf

Âşıkane Sözleri ve Alıntıları

Âşıkane sözleri ve alıntılarını, Âşıkane kitap alıntılarını, Âşıkane en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ah, nasıl olup da bu hanıma erişebilmeliydi Yarabbim?
Eliyle semayı, ufukları, uyuyan Marmara'yı gösteriyordu. Gölge dolu, yıldız döken lacivert sema altında Marmara'yı uykuyla karışık bir sakinlik sarmıştı. Esner gibi bir hareketle, "Pek sıkılıyorum," diye mırıldandı. Sonra yine o seri tarzla dedi ki: "Siz sıkılmaz mısınız? Öyle... Yalnız... Aylarca yalnız... Adalar, Boğaziçi şimdi ne kadar hoştur!" Sanki bu söz bir hüsran ahıydı. Ben, "Yalnız yaşamayı çok severim..." dedim. Güldü; bu gülüşte bilmem nasıl bir şey vardı ki merhamete yahut alaya işaret ediyordu. "Yalnız mı? Sever misiniz? Gerçek mi? Fakat şüphesiz, yapyalnız değil. Değil mi? Zira... Pek gençsiniz, şüphesiz evli değilsiniz." Bu son sözü biraz sürükler gibi söyleyip bir-iki saniye düşündükten sonra devam ederek, "Evli olamazsınız," dedi. Şimdi dura dura söylüyordu. "Henüz pek gençsiniz. Acaba yanılıyor muyum? Yirmi iki? Yirmi üç?"
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Lakin aman Yarabbi, daha dün o kadar taptaze görünen güzel bir kadın, hafif bir hastalık arızasıyla bu kadar çabuk harap olsun... Lakin demek ki bu haraplık izleri meydana çıkmak için bir zayıflık ve hastalık esintisi bekleyen hain bir tehlikeyle mevcut olmak lazım geliyordu demek ki ne kadar hafif olursa olsun bir hastalık esintisi vücudumuzda bir fenalık yatkınlığının büyümesine müsaade edebilirdi... Ve demek ki bu kadar haraplık izleri, bizde, gizli ve hain bir düşman gibi meydana çıkmak için bir hastalığı bekliyordu değil mi? Burasını düşünüp taşınarak, mevcudiyetlerimize karşı, hayatın asla merhamet bilmeyen ne zalim pençelerle silahlanmış olduğunu görüyor, "Ah bu hain, bu murdar hayat!" diye haykırmak istiyordu.
"Mademki hayat ve gençlik herkes için de bir seraptan başka bir şey değildir..." diye düşündü ve bu kahır ve acı dolu tesellinin uyuşukluğu arasında ölüme en çok benzediği için bütün bu acı hakikatlerle savaş içinde yaşayanlara göre saadete en çok benzer olan uykuya daldı gitti...
Sayfa 101Kitabı okudu
BİLİYOR MUSUN?
Onlar habersizlerdir ki ölürken bile ellerinden alınan kuvvetin büyüklük ve saltanatından gafil olarak, fark etmeksizin bunu teslim ederler; teslim ettikleri bu kuvvetin, hayat denilen dünyanın en tantanalı bir kuvveti olduğunu bilmezler... Fakat bunların yanında öyleleri de vardır ki bu hayatın en ehemmiyetsiz bir rengine bile ruhları kan
Senelerden beri, evlilik hayatının gereklerine uyup hayat zevklerine veda etmeye mecbur kaldığı zamandan beri, bütün varlığıyla en ateşli, hasretli bir arzu hissettiğini, böyle nefis ve çekici bir mevcuda ilk defa rast gelmiş olduğunu kendi kendine itiraf ediyordu. Ve karşıdan, birdenbire ruhunu zapt ve işgal eden acı verici ile baktıkça, sahip olamayacağımızı bildiğimiz, yalnız uzak bir seyirci olmak üzere kalacağımız bütün saadetlere karşı ruhumuzu altüst eden elemler ve emellerin izdihamıyla içi sızlayarak, belki böyle güzel ve arzuya değer kadınların huzurunda bininci defa olmak üzere duyduğu bir hissi tekrar acıyla duydu: Buna sahip olan ve sonra, asıl, ah Yarabbim, asıl sevilen erkekler de mi vardı?
Reklam
Genel olarak ben
"Yanımda birisi bana aşktan bahsetmesin de başka her türlü fedakârlığa razıyım..."
Evet, işte kendisinden genç olan karısını bu hale getiren seneler acaba kendisini ne kadar harap etmemişti? Ah, biraz sonra aynaya bakıp kendisini cellatça bir dikkat ve teftişle inceleyip de bu incelemeden sağlam ve tatmin olmuş, gençlik dolu çıkabilseydi ne kadar acele bir arzuyla tekrar hayata sarılacaktı: Kendisini bugüne kadar dalmış olduğu uyuşukluk uykusundan dolayı suçluyor, miskin, hareketsiz buluyordu; düşündü ki hatta bozguna uğramış, ihtiyarlığa ve çürümeye meyilli ve harap bir yolda mahkûm bulsa bile, bugünden itibaren hayata sarılıp yaşamak, birkaç sene içinde bütün uyuşuklukla geçmiş senelerin acısını çıkarmak lazım gelmez miydi? En büyük kabahatini şimdi biraz geç olmak üzere görüyordu: Evliliğini. Bunun verdiği rahata gömülüp hayattan başka bir şey istemeye lüzum görmemiş, miskin ve aşağılanmış sürdüğü bu hayatı bir ömrün bütün emellerine ve taleplerine kâfi bulacak kadar adi davranmıştı, o güzel ve gençlik dolu olarak ziyan edilmiş olan senelerin acısını çıkarmak için yarından itibaren tekrar zevk ve safa âlemine dalacaktı...
"Lakin işte asıl mesele orada ya... Mademki aşkın ilk kuvvet ve şiddeti devam etmiyor, devam ettiği kadar istifade etsen, sonu fena olacak diye ilk günlerin inkâr olunmaz zevklerini niçin reddetmeli, değil mi ya?"
Bir kadın diğerine diyor ki: 'Erkekler zannederler ki kendileri seçerler. Hayvanlar, halbuki daima biz seçeriz.'
214 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.