2024 yılı içerisinde bakmayı düşündüğüm kitaplar..
+neden okuyacaklarım listesine eklemedin de böyle ileti şeklinde yazdın bunları?
-çünkü okumayı değil bakmayı düşünüyorum. baktıktan sonra okuyup okumayacağıma dair karar vereceğim.
İnsan kalbinin ölçülmez derinlikleri vardır.
Bilim ölçülemez şeyleri en ince ayrıntısına kadar ölçmüş, ondalıklarına kadar belirlemiştir.
Fakat insan, bu kalp muamması huzurunda inilti ve âcizlikten baş aşağı olmuştur!
Ah, asıl engel, hem daima isteyen ve hem ulaşınca tahammül etmeyen, erişemeyeceği zannolunan saadetin huzurunda âciz kalan hayatın kendisinde değil miydi?
Ah gençlik, bir nefesine bile minnettar olmak lazım gelen bu kıymetli seneleri biz lakayt ve kişisel kederlerle acı çekerek avuç avuç sarf ve helak ederiz değil mi?
Seni temin ederim ki en büyük cellatlık, insanı kendi hakkında gençliğinden istifade etmeden, bu güzel ve ilahî kuvveti beyhude fikirlere, beyhude fikirlere feda ederek reva gördüğü zulümdür!
Düşünmeli ki her an, gençliğimizin en kıymetli bir saniyesini bizden gasp edip bizi ihtiyarlığa sevk eden bir tekmedir...
Ve bu tekmelerin en zorba, en kahredici olduğu yaş ise otuz ile kırk arasındaki acı yaştır!
Onun için, hayatı, tamamen aşk ve tutkudan ibaret geçmiştir denilebilirdi ve bundan dolayıydı ki, o aşk namını, yalnız sevildiği zamanlarına ayırıp sevdiği zamanlardan ibaret olan bütün hayatına aşk namını fazla görmekteydi.
"Martılarımı mı seyrediyorsunuz? Pek güzel değiller mi? Ben pek severim. Ne kadar şairanedir! Ah, gerçek, şiirlerinizde bundan bahsedersiniz değil mi?"
Evet! Hiç...
Bütün hayat, bütün gençlik,
bütün ilerlemeler, bütün medeniyet,
bütün insan toplulukları,
her şey, her şey bu kelimede
hakikatin ispatıyla manayı ifade etmiş
olmazlar mı?
Hiç, hiç, her şey yalnız hiç değil midir?
Hürriyet mi?
Bunun manasını unuttuğum, hatta ismini bile unutmuş olduğum bir yaşa geldiğim vakit, senelerce bunu keder ve mahrumiyet içinde sızlayarak, çağırarak, feryat ederek ümitsiz ve ağlamaklı kaldıktan sonra bana verdiler...
Eğer onun ezelî âşığı olmasaydım ancak bir tükürüğe layık bulurdum...
Fakat öyle bir zamanda yaşıyoruz ki bu tükürüğü bile sarfa acıyorum çünkü ona o zavallı hürriyetten daha layık o kadar sefiller ve alçaklarla çevrilmişiz ki!
Evet, bugün hürriyete kavuştuk fakat o kadar sakatlanmışız ki bu hürriyetten, bu hürriyetin müsaadelerinden, letafetlerinden istifade edecek kabiliyet kalmadı...
"İnsan bütün ömründe uyumaz ya, uyandığı, hatta bazı geceler, yalnızlıktan uyuyamadığı yahut şairin şikâyeti gibi yalnız uyumaktan usandığı bile olur, o halde?"