Açıkçası ilk sayfalarda bana umut veren çok sıcak ve samimi bir kitaptı. Sayfalar ilerledikçe hem samimiyetini kaybetti hem de o eski sıcaklığından eser kalmadı. Mahalle kurgusu sonuçta, en fazla ne olabilirdi ki? Bu kitap 300 sayfa olsaydı bu kadar canımı sıkmazdı ancak 500 sayfa boyunca Savaş'ın şiddete meyilli hareketlerini, kaba davranışlarını, kıskançlık krizlerini (ki ben kurgularda kıskanç erkekleri severim Savaş çok sıkıcıydı) okumak beni mutsuz etti. Bu kitabı elinize aldığınız vakit, muhafazakârlığını inkâr etmeye çalışan bir muhafazakârı okuyacaksınız. Sevgili Hümeyra, toplumun kadına dayattığı düşünceleri inkâr etmiş gibi gözükürken aslında hepsini kabul ediyorsun. Gülfem karakterini güçlü göstermeye çalışsan da... Kabul edelim, insanı etkileyecek, akılda kalacak hiçbir özelliği yok. Sanırım kitabın en önemli sıkıntısı bu, karakterler çok sıradan. Aşırı sıradan. Baydı. Yani 500 sayfa boyunca bana fenalık geldi. Bir de 40 TL ödediğim için üzüldüm. Betimlemeler gayet yerindeydi, daha iyi karakterler yazarsa bence iyi bir yazar olabilir. Şu anki haliyle ne yazık ki vasat bir kitap olmuş. İkinci kitabını şimdilik alıp okumayı düşünmüyorum. Kitabın sonunda gözüken, ikinci kitaba ait, kaos dolu paragraflar da pek dikkatimi çekmedi. 500 sayfa daha Savaş'ın triplerini, Gülfem'in güçlü görünme çabalarını çekemem sanırım. Tekrar söylüyorum, baydı. Daha kısa, daha tatlı bir hikaye olabilirdi. Aşiyan sevenler, beni linç etmeyin, valla güzel bir kitap değildi ya.