Duygu Asena’nın ‘Aslında Aşk da Yok’ kitabını bitirip, Kemal Tahir’in ‘Zehra’nın Defteri’ kitabını dinlemeye başladım. Deniz Yüce Başarır’ın seslendirmesinden midir bilmiyorum ama, hikayelerindeki anlatımı birbirlerine o kadar çok benzettim ki. Kronolojik bakarsak eğer, Duygu Hanım’ın Kemal Tahir’in cesurane anlatımından etkilenmiş olabileceğini düşünüyorum. Ya da bilmiyorum. Bunu bir edebiyatçı ile konuşmalıyım. 🤷🏻♀️
Duygu Asena’nın, 1987’de bir yıl içinde kırk baskı yapan, ‘Kadının Adı Yok’ adlı meşhur kitabını okudunuz mu bilmiyorum. Yanlış hatırlamıyorsam benim okuyalı iki yıl oluyor. Hâlâ konusu kadın olan her kitapta, bu kitabın izlerini görürüm. Kadın cisine sahip herkesin hislerini aşağı yukarı tutturan, evet ben de aynı şeyleri yaşadım-hissettim vs. dediğiniz ve etkisinin uzun sürdüğü bir anlatımı vardı. Duygu Hanım şimdi de, aynı karakter ve olayları işleyerek bu sefer ‘Aslında Aşk da Yok’ diyor. İnanmaktan korkuyorum. Ama bundan kaçamam. Dinliyorum. Kalemi ile mutlaka tanışın.