Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı

Ethem Ruhi Fığlalı

Sayfa Sayısına Göre Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Laiklik
.... İstersen Mustafa Kemal Atatürk de Türk müslümanlığının ilahi mesaja, yani Kur'an-ı Kerim'in mantığına en yakın zihniyeti temsil ettiğini fark ettiği, gördüğü ve kavradığı için Müslümanlığımızın, Arap da acem müslümanlığının karahanlığında kaybolup gitmesine müsaade etmemiş ve demiştir ki: kutsal ve ilahi olan inançlarımızı ve vicdanlarımızı çapraşık ve kaypak olan ve her türlü çıkar ve itirazın doğuşuna yataklık eden siyasetten ve siyasetin bütün organlarından bir an önce ve kesinlikle kurtarmak, milletin, Dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. İslam dininin yüksekliği ancak bu şekilde ortaya çıkar.
Sayfa 6
Yüce Allah, Mekke'de ilk inen ayet ve sûrelerde toplumun çözüm bekleyen hayati meselelerinin şirk/ Allah'a ortak koşma, puta tapma, âhirete inanmama, fakirlerin sömürülmesi, ekonomik ve toplumsal ahlâksızlık, topluma karşı sorumsuz davranışlar oldugunu açık ve kısa ifadelerle, ama anlamı derin ve düşündürücü bir üslupla sıkça söyler.
Reklam
Nitekim Kurân-ı Kerîm'de; * iki yüz yetmiş beş yerde "düşünmüyor musunuz? Akıl erdirmiyor musunuz?" diye sorulmakta; * iki yüz yerde "düşünme ve tefekkür " emredilmekte; * on iki yerde "dolaşarak araştırıp ibret alma" ve * altı yüz yetmiş yerde de "ilim ve ilme teşvik " bulunmaktadır.
Din sabittir, değişmez ve evrenseldir; şeriat ise dinamiktir. Din ruh ise, şeriat bedendir; büyür, değişir, ihtiyarlar...
Mesela o, daha 1 Kasım 1922'de TBMM'de milli egemenliğin görüşüldüğü tarihi oturumda şunları söylüyordu: "Ey Arkadaşlar! Tanrı birdir, büyüktür...Allah kullarının gerekli olgunluğa ulaşmasına kadar içlerinden seçtiği aracılarla dahi kullarıyla ilgilenmeyi tanrılık gereklerinden saymıştır. Onlara Hz Âdem Aleyhisselâmdan itibaren bilinen bilinmeyen ve sayısız denecek kadar çok nebiler, peygamberler ve resuller göndermiştir. Fakat Peygamberimiz vasıtasıyla en son din ve uygarlık gerçeklerini verdikten sonra artık insanoğlu ile aracılarla temasta bulunmaya lüzum görmemiştir. İnsanlığın anlayış derecesi, aydınlanma ve olgunlaşması, her kulun, Tanrı’nın kendisine verdiği ilhamla doğrudan doğruya ilişki kurmak yeteneğine ulaştığını kabul buyurmuştur ve bu sebepledir ki, Cenâb-ı Peygamber, hâtemü'l-enbiya (sonuncu peygamber) olmuştur ve kitabı, Kitâb-ı ekmeldir. ( en üstün kitaptır)..."
"İslam toplumunun düştüğü zulüm ve yoksulluğun elbette birçok nedeni vardır. İslâm âlemi, dini hakikatlar çerçevesinde Allah’ın emrini yapmış olsaydı böyle bir sonla karşılamazdı. Allah’ın emri çok çalışmaktır. İtiraf ederim ki, düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan çok çalışmak zorundayız. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek demek değildir. Zamanın gereklerine göre, bilim, fen ve uygarlığın yarattığı her şeyden sonuna kadar yararlanmak zorunludur. Hepimiz İtiraf etmek zorundayız ki, bu konudaki hatalarımız çok büyüktür. ( 5 Şubat 1923- Akhisar'da yaptığı konuşmasından)
Reklam
98 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.