Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Avrupa'nın Üzerine Doğan Allah'ın Güneşi

Sigrid Hunke

Avrupa'nın Üzerine Doğan Allah'ın Güneşi Sözleri ve Alıntıları

Avrupa'nın Üzerine Doğan Allah'ın Güneşi sözleri ve alıntılarını, Avrupa'nın Üzerine Doğan Allah'ın Güneşi kitap alıntılarını, Avrupa'nın Üzerine Doğan Allah'ın Güneşi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugün hala Batı şuuru ve Batılı öğrenci için dünya tarihi, edebiyat, sanat, ve ilim tarihi, Mısır ve Babil medeniyetlerine bir göz atmaktan Yunan ve Roma medeniyetleri üzerinde ise dikkatle durduktan sonra Hristiyan Ortaçağına ve Bizans’a sadece dokunup Yeniçağ’a atlamaktan ibaret kalır. Böylece ne bu Ortaçağ Avrupası’na, ne de Ortaçağ’da vukua gelenlere gereken ehemmiyet verilmez. İşte bu çağda Müslümaların Batı ile 750 yıl kadar devam eden yakın komşulukları esnasında, dünyanın kültür nakleden bir camiası olduğunu, Yunanlılara nazaran beşer kültürünü iki misli geliştirip Batı’ya birçok mevzuda doğrudan doğruya tesir ettiklerini kim söyleyebilmekte, bundan kim bahsedebilmektedir? Onlara, o da Yunanlıların hatrı için -antik kültür- hazinelerini Batı’ya sadece nakleden -aracı- gibi bir değer verilmektedir. Batı’ya şeref veren bu hizmetlerine karşılık Müslümanlara avans olarak verilen bu biricik sıfat, yani aracılık vasfı, onları yalnız bir postacı hüviyetine sokarken, saklanıp gizli tutulan hakikatler yüzünden onların haysiyetine dokunulmaktadır.
Sayfa 21 - Fuat Sezgin İslam Tarihi Araştırmaları Vakfı, 2017
Reklam
Bir Temenni: Tercümesini sunduğumuz bu eser, Müslüman Türk aydınlarına sadece mazi ile ilgili bir gurur ve iftihar duygusu vermekle kalırsa, kendisinden beklenen hizmeti tam yapmış sayılmayacaktır. Çünkü dünün o parlak ve aydın İslam medeniyeti ve kültürü bugün şiddetli bir buhran geçirmektedir. Müslümanlar eski medeniyet ve kültür üstünlüklerini kaybetmişlerdir. Ortaçağ ve Rönesans devrindeki Batı, Müslümanlara muhtaçtı; Bugünkü Müslümanlarsa Batı'ya muhtaçtırlar. Onlar bizden aldıkları ilim ,ve kültür nurlarıyla ilerlemişler, bizler ise eski parlak medeniyetimizi yitirmişizdir. Müslüman münevver, mazinin parlaklığıyla beraber şimdiki zamanın karışıklığını ve zorluklarınıda düşünmekle mükelleftir. Eski kültür ve medeniyetimizi canlandırmak ve parlatmak için ne yapmalıyız, nasıl çalışmalıyız; niçin geriledik, neden üstünlüğümüzü kaybettik?.. Bu kitap, imanlı aydınlanmızı bu sahada düşünmeğe sevkedebilirse, kendisinden bekleneni yerine getirmiş olacaktır. Bedir Yayınları
Sayfa 3 - Bedir Yayınları - 1972Kitabı okuyacak
BİR HAKKIN TESLİMİ Ahmet Kabaklı
Bizim İslam içindeki eski medeniyetimiz, yaşanan, sü­rup giden, tam ahenk çatısı altında çocuklarını barındıran, kendi kendisine yeterli durmadan icad ve temsil eden fakat bunu asla aşırıya götürerek kökünden koparmayan soylu bir medeniyet idi. Bu medeniyet konuşmayı sevmez, iddiayı hafiflik sayardı. Fakat becerikli idi, üstündü, propagandaya ihtiyaç duymayacak kadar sağlam ve şahsiyetli idi. Bugün, o ahenk ve huzüru kaybetmiş bir Türk - İslam çağının insanlan olarak çok konuşuyoruz, hem de lüzumundan fazla konuşuyoruz. Fakat bu konuşmamız, ne yazıktır ki, Batı taassup ve propagandasının Türkler ve diğer İslam milletler aleyhinde verdiği hükümleri tekrarlamak için ve ondan ibarettir. Yani, harcıalem Batı, 14 asırdan beri İslam dünyasına karşı duyduğu kompleksin, kıskançlığın ve. düş­manlığın yalan ile halhamur olmuş iddiasını, kendi yığınlarına benimsetmekle kalmamış, aynı zamanda bize de kabul ettirmiştir. ..... (25.9.1972, Haseki, İstanbul) (Ahmet Kabaklı önsözünden)
Sayfa 13 - Bedir Yayınları 1972 İst.Kitabı okuyacak
Sigrid Hunke kısa Biyografisi
(26 Nisan 1913, Kiel - 15 Haziran 1999), Alman felsefe doktorudur. Almanya'da daha çok Arabist ve Doğu düşüncesine hayranlık duyan Yeni Sağ görüşlü bir yazar olarak bilinir. İslam medeniyetinin yükselişini ve Avrupa medeniyetine etkilerini incelediği Avrupanın Üzerine Doğan İslam Güneşi isimli kitabı ünlüdür.
Reklam
Güneş balçıkla sıvanmaz.
Hıristiyan Avrupa'nn Islâmiyete karşı tesis ettiği abluka, böylece defalarca izale edilmis; yüzbinlerce hıristiyan bizzat ettikleri müşahedeler neticesinde, Islâm Mede- niyetinin köleleri, hayranları, bilhassa talebeleri olmuşlardı.
Mesele değişen din değil anlayışta
— 11 inci asırda — İslam deniz ticareti nakliyatı Hint Okyanusu'nun ortalarına kadar uzanan bir sahaya hâkim bulunduğundan, Çinliler «pusulaya göre gemi kullanan yabanci denizciler» demekle müslümanları kastettikleri anlaşılmaktadır.
Şimdi kaç İslam alim (!) barutun formülünü biliyor.
12 nci asrın İslam alimleri, barutun formülünü kesin şekilde tesbit ederler. Batı'nın devamlı Haçlı taarruzlarına karşı müdafaa zaruretiyle İslam Hükümdarları, dünyaca meşhur kimyagerlerini, kimyevi bir harp vasıtası olan barutun yakıcı ve tahrip edici tesirlerini araştırmak üzere barut fabrikalarında çalıştırırlar.
Alpler üzerinden bize gelen satranç ve dama oyunu gibi — bu oyunun adı, sürpriz teşkil edecek şekilde ve tam bir kat'iyetle arapça menşelidir.- Amalfi’li Flavio Gioja, bizde pusulanin mucidi olarak tanınır. Halbuki bu aleti, Flavio Gioja ilk önce Müslümanlardan öğrenmişti.
Reklam
Mecburuz!
Sonu gelmeyen ayrılığın arkasından artık birlik ve beraberliği araştırmaya mecbur değil miyiz?