Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Avrupa'yı Taşralaştırmak Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel Farklılık

Dipesh Chakrabarty

Avrupa'yı Taşralaştırmak Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel Farklılık Gönderileri

Avrupa'yı Taşralaştırmak Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel Farklılık kitaplarını, Avrupa'yı Taşralaştırmak Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel Farklılık sözleri ve alıntılarını, Avrupa'yı Taşralaştırmak Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel Farklılık yazarlarını, Avrupa'yı Taşralaştırmak Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel Farklılık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Sınai olarak az gelişmiş ülke gelişmiş olanda sadece kendi geleceğinin imgesini görür".
356 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın başlangıcında Chakrabarty, bu kitabın Avrupa olarak adlandırdığımız bölge hakkında bir kitap olmadığını belirtmiştir. Antik Yunanlılara kadar uzatılan Avrupa düşünce geleneğinin bu kadar uzatılamayacağını aslında bunun köklerini yakın zamanda aramak gerektiğini ifade etmiştir. Chakrabarty Güney Asyalı, Hindistanlı bir tarihçidir. Ve bu projeyi mümkün kılan etmenlerden birisinin yine kendi yaşamış olduğu ülkenin siyasal modernite deneyimi olduğunu belirtmiştir. Avrupa düşüncesi Hindistan’ın siyasal modernite deneyimi ile çelişkili bir ilişkisi olduğunu bu çelişkinin ise Avrupa Düşüncesinin hem vazgeçilmez hem de eksikliğinden dolayı kaynaklandığını ve bu yüzden de bu kitabın bu çelişkiyi incelemek üzere kaleme alındığını belirtilmektedir. “Geç” kelimesi gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde farklı çağrışımlar yapan bir kavramdır. Örneğin “geç kapitalizm” gelişmiş dünyaya ait bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır ancak dünyanın büyük bir kısmını etkisi altına alan bir kavramdır. Kitabın açıklamaya çalıştığı temel meselelerden birisi de Hiçbir ülkenin bir başka ülkeye model olamayacağını, aynı tarihsel süreçlerden birebir aynı şekilde geçilemeyeceğini belirterek, bütün toplumların bir “modern” öncülüğünde aynı nihai hedefe varamayacağını ifade etmiştir. Chakrabarty Modern Avrupalı âlimlerin gözlemsel olarak cahili oldukları bu toplumlar hakkında kehaneti andırır öngörülerde bulunma hakkını nereden aldığını sorgulamakta, Avrupa merkezli bakışı iade etmek üzere Avrupa’yı taşralaştırmaya veya merkezsizleştirmeye çalışmaktadır.
Avrupa'yı Taşralaştırmak  Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel Farklılık
Avrupa'yı Taşralaştırmak Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel FarklılıkDipesh Chakrabarty · Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi · 201213 okunma
Reklam
Sömürgelerde medeniyet düşüncesini meşrulaştıran tarihselcilik, Avrupa'daysa, Avrupa'yı kapitalizmin, modernitenin ve Aydınlanmanın ilk ortaya çıktığı yer olarak tanımlayan tamamıyla içselci tarihlere (internalist histories) kapı açtı.
Ve artık iyice anlaşıldı ki zekâ, kendi başına hiçbir kuvvete mâlik değildir.
Sayfa 18 - Kanaat KütüphanesiKitabı okudu
Kapitalin ilk cildinde Marx, kendi "emek" kategorisinin ma hiyetini göz önüne sermek üzere işçinin "sesi" olarak adlandırdığı bir retorik manevraya başvurur. Bu ses, "işçi" ve "emek" kategorilerinin bizim mantıksal olarak "gündelik olanla" ilişkilendirdiğimiz toplumsal ve psişik süreçlerden nasıl soyutlandığını göstermektedir. Bu ses, yaşı, çocukluğu, sağlığı, takatı tarihsel olarak özgül, çeşitli yaşlanma, çocuk olma, sağlıklı olma deneyimlerinden yalıtılmış psişik ve fizyolojik kategorilere indirger. Marx'ın "işçi" kategorisi, iç gözlemsel olan bir sesle, kapitaliste, "Yaşlanmayla vs. ortaya çıkan doğal gerilemeyi bir kenara bırakırsak... yarın da bugün sahip olduğum güç, sağlık ve dirilikle çalışabilmeliyim" diye seslenir. Bu soyutlama, "duyguların," soyutlanmış emekçi ve kendisi de bir soyutlama figūrü olan kapitalist arasındaki hayali diyaloğun bir parçası olmadığı anlamına gelmektedir. "Vicdanınıza sığınmadan... normal uzunlukta bir iş günü talep ediyorum. Bilirim ki paranın sözünün geçtiği yerde duyguların yeri yoktur."
Sayfa 107Kitabı okudu
Sermaye, Soyut Emek
"Baska bir toplum yapısı önermek, Doğada ya da Akılda “temellendirilemeyecek", tartışma ve muhakemeye tabi olan siyasal bir proje ve hedef meselesidir. Insanlar özgür ya da köle olarak doğmazlar, tıpkı eşit ya da üstün doğmadıkları gibi. Onları biz (kendimizi biz) özgür ve eşit kılarız."
Sayfa 108 - Boğaziçi Üniversitesi yayıneviKitabı okudu
Reklam
Marks'ın felsefi sermaye kategorisi tarihsel emeli açısından küresel ve yapısı itibariyle evrenseldir.
2 sermaye tarihi
Hintliler aynı anda farklı yüzyıllar içinde yaşamayı becerir
Sayfa 98 - Boğaziçi Üniversitesi yayınlarıKitabı okudu
356 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Dpesh Chakrabarty siyasal modernlik yani yönetim bürokrasi ve kapitalist girişim olgusu hakkında düşünmenin dünyanın hiçbir yerinde Avrupa kökenli kategorilere ve kavramlara başvurmadan mümkün olamadığına dikkat çekmektedir. Chakrabarty; vatandaşlık devlet sivil toplum kamusal alan insan hakları kanun önünde eşitlik birey kamusal ve özel ayrımı insanlığı kapsayan teorileri insanlığın önemli bir bölümünü yani Batı-dışı kültürlerde yaşayanları kısmen ve hatta bazen tamamıyla dikkate almamıştır.
Avrupa'yı Taşralaştırmak  Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel Farklılık
Avrupa'yı Taşralaştırmak Postkolonyal Düşünce ve Tarihsel FarklılıkDipesh Chakrabarty · Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi · 201213 okunma
Reklam
Tarihselciliğin Siyaseti
Tarihselci bilinç tam da buydu: Sömürgeleştirilene bekleme tavsiyesinde bulunmak. Tarihsel bir bilinç ve kendi kendini yönetme sanatı için Mill'in mutlak anlamda gerekli olduğunu düşündüğü yurtsever bilinci edinmek aynı zamanda bu bekleme sanatını öğrenmek anlamına da geliyordu.
Sayfa 45 - Boğaziçi Üniversitesi yayıneviKitabı okudu
Postkolonyallik ve Tarihin Marifeti
Sosyal bilimlerin yapısını şekillendiren filozof ve düşünürler kuşaklar boyunca bütün insanlığı kapsayan teoriler üretmişlerdir. İyi bilindiği üzere , bu teoriler insanlığın çoğunu _ yani Batı-dışı kültürlerde yaşayanları- görece ve hatta bazen tamamıyla dikkate almayan bir tavırla üretmişlerdir. Ancak bu durum kendi içinde paradoksal değildir. Zira durumu farkında olan Avrupalı filozoflar her zaman bu tavrı teorik olarak meşrulaştırmanın yollarını aramışlardır. Üçüncü dünya sosyal biliminin gündelik paradoksu, bünyevi olarak "biz"den habersiz bu teorileri kendi toplumlarımızı anlamak için çok kullanışlı bulmamızdan kaynaklanıyor. Modern Avrupalı bilgeler ampirik olarak cahili oldukları bu toplumlar hakkında kehaneti andırır öngörülerde bulunma hakkını nereden alıyorlar? Neden bir kere daha bu bakışı iade edemiyoruz?
Sadece "Avrupa" nın teorik ( yani tarihsel düşünceyi şekillendiren temel kategoriler düzeyinde) bilgisi üretilebilir; diğer bütün tarihler , esasen "Avrupalı" olan teorik iskeleti ete kemiğe büründüren ampirik araştırmaların konusudur.
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.