Ay, yanaklarıma tuzlu damlalar serpiyor. Orman perileri ipekten kanatlarını saklıyorlar rüzgârlarını esirgemek için. Umudumu kaybetmedim. Biliyorum susuzluktan yere düşeceğim anda fışkıracak hayat. Buz gibi sular yüzümden süzülüp bir ark açacak kendine ve gitgide yatağını genişleterek önce bir dereye sonra bir ırmağa dönüşecek. Bir yaz gecesi, bir ormanın derinliklerinde başlayan yolculuğumun yine bir yaz gecesi bir denizin eteklerinde nihayet bulması için dua etmeliyim. Kaç ırmak denize varmadan gökte bulmuştur kendini.
Görmem gereken bir şey çünkü yaşlılık. Kaç filtreden geçirilirse geçirilsin çizgileri değişmeyen bir fotoğraf, bir an önce albümüme koymam gereken. Yaşımdan genç göründüğümü iddia edenlere söylüyorum: Yanıltmayın beni, yaşlandım ben. Batan gemiler bile bir süre daha su yüzünde kalır, aldanmayın. Çok mu ağır oldu batmak. Bunu sizi üzmek için söylememiştim. "Battığı yer ölüm çıktığı yer aşk," demiştim bir mısramda hatırlayın..
Kelimelerim sana ulaşana kadar kılık değiştiriyor. El çabukluğuyla yapıyorlar bunu. Göz göre göre ve gözlerden ırak olarak. Ben su demiştim, sana varana kadar ateş oldu.