Spinoza'ya dönmek zorundayız, çünkü onun varlık kavramı bütün ütopyaları dışlar. Ya da şöyle söyleyelim: Onun düşüncesi, devrimci dönüşüm umudunun, gerçekliğin oylumu, yaşamın yüzeyi olarak sunulduğu derinlikli, sürekli ve sarsılmaz bir distopyayı öğretir.