Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aynada Melankoli

Jean Starobinski

Öne Çıkan Aynada Melankoli Gönderileri

Öne Çıkan Aynada Melankoli kitaplarını, öne çıkan Aynada Melankoli sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Aynada Melankoli yazarlarını, öne çıkan Aynada Melankoli yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İçimizde gece olduğunda, bize bizi açıkça gösteren kendi gölgelerimizdir.
Sayfa 79
Baudelaire şöyle söyler: "Bir kadın yüzü genellikle ne kadar melankolikse o kadar kışkırtıcıdır." Baudelaire melankolinin bütün tehlikelerini bilir. Onu baştan çıkaran şey "yoksunluktan ya da umutsuzluktan" ya da "tinsel gereksinimlerden, iç dünyanın karanlıklarına gömülmüş tutkulardan" ileri gelen üzüntü dalga­ları"dır. O dünyada gömülü olanı Freud değil, ancak Baudelaire yorumlayabilir; "hekimlerin isterik, hekimlerden biraz daha iyi düşünenlerinse şeytansı diye niteledikleri ruh hali"nden söz eder. Tam bir anlam karmaşası vardır: Baudelaire "isterisini" "zevk ve korku içinde" "devşirir", ama "her şeyden, sefaletten, hastalıktan ve melankoliden kurtulmak" ister.
Reklam
"İçimde saplı duran ince uçlu bütün iğneler birer birer sökülerek, yerlerini paslanmış çivilere devredip, sukunetle uzaklaşıp gittiler!"
Yazdı, eriyordu kurşunlar çatılarda, Yosun tutmuş koca duvarlar hüzün soluyordu [...] Düş mevsimi, Esin perisi sarılır bütün gün Bir çan kulesinin penceresine; Melankoli, her şey uykudayken, öğle vakti, Dayamış elini çenesine, bir koridorun ucunda,­ Rahibe'den daha kara ve mavi gözü Herkesin açık saçık ve acı dolu hikayesini bildiği -Ağır aksak adımlarıyla erkenden sürükler sıkıntıları, Ve alnı gecenin uyuşukluklarıyla hala nemli
Sesime işlemiştir o çığırtkan! Bu kara zehir bütün kanımdır! Korkunç aynayım ben Cadının kendini seyrettiği! Hem yarayım hem de bıçak! Tokat benim, yanak da! Çark benim, çarka gerilmiş beden de! Kurban benim, cellat da! Kalbimin vampiriyim! -Terkedilmiş büyüklerden biri, Sonsuz gülmeye hükümlü Artık gülümseyemeyenlerden biri!
Coşkunluk ve düşkünlük: Bu uç durumlardan biri onun aksi olan durumla birlikte olabilirmiş gibi -bu bir tehlike ya da bir şans­tır- iki karşıt ruh durumu aynı mizaçta bulunur. Ressamlar, gravürcüler, heykeltıraşlar kısır üzüntüyü üretken tefekkürden, boşluğun yarattığı çarpıntıyı bilginin verdiği doluluktan ayırmayı sağlayacak bazı kesin ipuçlarının kimi kez eksik kaldığı imgeler sunmuşlardır. Esinli ağırbaşlılık, düşünceli deha çoğunlukla bu durumların ortalarında yer alır: Bu kişilikleri yaratan sanatçı o kişilerin ölüm duygusuna ve ölümsüz düşüncelere saplanıp kaldıklarını bilmemizi ister. Görsel sanatlarda, başı eğilmiş, kimi kez başını eline dayamış duruşun kazanabileceği anlam belirsizliği buradan kaynaklanır. Bu duruş bedenin ağırlığınca varolduğunu ama zihnin orada olmadığını anlatır -zihin orada değildir, nerededir peki? Dönüşü olmayan sürgünde mi? Yoksa "gerçek vatan"da mı?
Reklam
Ayna olmak, kendini sadece yansıtan yüzeye indirgemek de­mektir: Ayna haline gelmiş bilinç yansıyışı edilgen tarzda hisseder. Bilinç bakışa yerleşmiş olan biçimlere ve yaratıklara maruz kalmalıdır ki bunları yansıtabilsin. Bilincin sonu gelmez reddi aynı zamanda sonsuz bir kabuldür de: "Cadı" kılığı altında ironi, kendi kendini seyretme gücüne sahip yabancı bir cellattır: Ben-Ayna o durağan ve parlak sağlamlığı içinde donup kalmışken, o "kendi kendini seyreder". Ben-ayna melankolinin uç noktadaki bir görünümüdür: Kendine ait değildir, kendinden tama­mıyla mahrumdur. Baudelaire kendi üstüne dönen/yansıtıcı edil­genliğin yarattığı umutsuzluğu ifade etmekte yalnız değildir. Leonce ile Lena'da Büchner prensesin ağzından şunu söyler: "Yoksa ben, üzerine eğilen her görüntüyü derin sessizliği içinde yansıtmaya mı mahkumum; savunmasız, zavallı bir su kaynağı gibi miyim?"
Ayna şıklığın kaçınılmaz gereci ya da hakikatin simgesi olabilir; ama özellikle melankolik kişinin baktığı aynanın da en az bunlar kadar yerinde bir kullanımı olduğunu söyleyebiliriz. Bu çok farklı anlarnlar kavrama olan rnerakı arttırır.
Bizzat Melankoli nasıl özerk bir kişilik haline gelir?
"İçimde saplı duran ince uçlu bütün iğneler birer birer sökülerek, yerlerini paslanmış çivilere devredip, sükunetle uzaklaşıp gittiler."
Reklam
Melankoli sözcüğünü çok sık kullanmadan melankoliyi anlatmak, eşanlamlılara, benzer sözcüklere, eğretilemelere başvurmayı gerektirir.
İkonolojik gelenekte melankoli kimi kez aynayla ve aynada yansıyan görüntüye yönelmiş bakışlarla ilişkilendirilir. Ayna şıklığın kaçınılmaz gereci ya da hakikatin simgesi olabilir; ama özellikle melankolik kişinin baktığı aynanın da en az bunlar kadar yerinde bir kullanımı olduğunu söyleyebiliriz. Bu çok farklı anlamlar kavrama olan merakı arttırır. Hakikatin aynasında şıklık yararsız bir iştir, suya yazılmış yazıdır. Üstelik aynadan yansıyan iğretiliğin, derinlik yokluğunun ve ele gelmez Boşluk'un yarattığı melankoliden daha "derin" bir başka melankoli yoktur.
"Bir aydınlık....sonra gece!Uçarı dilber.Bir bakışınla beni yeniden doğurdun.Seni tekrar görecek miyim?..Sonsuzluktan önce? Başka yerde!Buradan uzakta! Çok geç! Belki asla!" Baudelaire...
Melankolik kişilerin, melankoli alegorilerinin albümünü (dikkatli tarihçiler yapmıştır bu albümü) karıştırmak istersek o kadar çok başı eğik, düşünceli beti görürüz ki!
Melankolik kişinin gözü maddesel olmayan'a ve geçici olana dikilmiştir: Yansıyan kendi görüntüsüdür bu.
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.