orhan kemal'den okuduğum ilk romandı. anadolu insanını, sefaleti, alçaklığı, açlığı, yoksulluğu, yoksunluğu, dostluğu, kalleşliği, namusu, namussuzluğu, vicdanı, acımasızlığı çok iyi anlatıyor. arkadaşın arkadaşı satabileceğini, bir lokma ekmek için kalleş insanoğlunun nasıl alçalabileceği, ali'nin saflığı, hasan'ın amansız hastalığı, yusuf'un iki arkadaşını kaybettikten sonraki metaneti, fatma'nın içindeki uslanmayan hafif meşrepliği, zeynel'in isyankârlığı ve daha pek çok şeyden bahisle anadolu'nun keşmekeşliğini gözler önüne seriyor.
yer yer insanın canını çok yakıyor. bazen kendinizi o izbe huğlarda bulabiliyor, yağsız bulgur aşını yediğinizi zannedebiliyorsunuz.
bazen şaşırıp, küçük bir köyde neler neler olabileceğine inanamıyor, sonra aslında kafanızda yarattığınız anadolu tablosunun ne denli çarpıklıklarla dolu olduğunu anlıyorsunuz.
lezzetli bir roman. şive harika. betimlemeler çok iyi. hatta o kadar iyi ki, gözümün önünde o isli puslu tarlalar, sıcaktan alev alev yanan adana capcanlı durdu roman boyunca.