"Amiel "manzara bir ruh hâlidir" der. Fakat bazı manzaralar vardır ki bizi Amiel'in iddia ettiği kadar serbest bırakmaz. Hülya ve düşüncelerimize kendiliğinden bir istikamet verirler. Bu esrarlı dehliz öyle teşekkül etmiştir ki, bir tarafında yaşanan şey, öbür tarafında bir hâtıra gibi tadılır. (...) Tıpkı hoparlörle dışarıdan dinlenen bir opera gibi, bütün hareket adesenizin dışında kalır: Siz yalnız musikiyi duyarsınız. Her iki kıyı birbirine saatlerin aynasını tutar."
"Dört yanımı alan büyük insan kalabalığına rağmen derin bir gurbetle mumyalaşmış, küçük, çok küçük bir şey oluyorum. Bir yığın sezişler arasında, geniş, karanlık bir suda imişim gibi, bu su ile beraber akıyorum."
iki üç gündür biraz hastayım. bu süreçte kitap okuyamadım. uzun süre kitabın başında duramadığım için kitap okuyamadığım bu sürede aklıma geçenlerde
Fotoğraflarla Atatürk kitabını okuduğum/fotoğraflarına baktığım geldi.
ben genelde Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarına bakarken o zaman gerçekleşen
Cedlerimiz inşâ etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir rûh ve imânları vardı. Taş ellerinde canlanıyor, bir rûh parçası kesiliyordu..
Beş Şehir
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul diyor ya bestekar.
Bende Ahmet Hamdi Tanpinar' ın gözüyle, duygularıyla, hisleriyle ve kalemiyle aziz ve mukaddes İstanbula baktım.
Yine hüzün yine gam çöktü. Neleri kaybetmişiz neleri ah bir bilebilsek...
Keyifli okumalar dilemeyeceğim. Beş sehiri okuyun ki keyfiniz kaçsın. Maziye bir gönül gözüyle bakın...