Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ali Küçük Hoca Tefsiri 17 Cilt

Besairul Kuran Tefsiri

Ali Küçük

Besairul Kuran Tefsiri Gönderileri

Besairul Kuran Tefsiri kitaplarını, Besairul Kuran Tefsiri sözleri ve alıntılarını, Besairul Kuran Tefsiri yazarlarını, Besairul Kuran Tefsiri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ancak sana kulluk eder ve ancak yardımı sen­den dileriz.”
Fâtiha’nın bu bölümünde Rabbimiz bizim yalnız olmadığımızı, bizim gibi inanan, bizim gibi düşünen bir İslâm ümmetinin üyesi olduğumuz şuurunu veriyor bize. “Ancak sana ibâdet eder ve ancak sen­den yardım dileriz.” Dikkat ederseniz fiiller tekil değil, çoğuldur. Yâni “yalnız sana ibâdet ederim ve yalnız senden yardım beklerim” şek­linde tekil değil, “yalnız sana kulluk yaparız ve yalnız senden yardım bekleriz.” Biz tek başına namaz kılarken de böyle demek zorundayız. Ben yok, biz var. Bunun mânâsı şudur: “Ya Rabbi, tüm varlıklar, göklerde ve yerde ne varsa hepsi sana kulluk yapmaktadır. O varlıklardan birisi olarak ben de onla­rın arasına katılıp sana kulluk yapıyorum. Ama sadece ben değil, biz sana kulluk yapıyoruz” demektir bunun mânâsı. Yâni ben yalnız kendim O’na, O’nun istediği kulluğu, O’na lâyık kulluğu yapamaya­cağım için kendimi diğer mü’min kardeşlerimin ve tüm varlıkların içine kata­rak ancak sana kulluk yaparız diyorum. Duanın kabulü, ibâdetin ka­bulü için böyle demek daha güzeldir. “Ya Rabbi! Biliyorum ki şu benim ibâdetlerim sana lâyık değildir. Sana lâyık olarak yapılan ibâdetler ve dualar arasında benimkini de kabul buyur Al­lah’ım” demek daha uy­gundur. Bunu bize tarif buyuran Rabbimizdir. Eğer O böyle bir sûre indirerek bizi bilgilendirmemiş olsaydı bizim bunu kendi kendimize bilmemiz mümkün olmayacaktı.
Bir de yetim, Kur'an'da dünyada tek olan "Dürr-i yetim" olan Hz. Muhammed ص için kullanılır. Öyle kerîm bir yetim ki, onun eşi ve benzeri yoktur onun
Dûha Sûresi 9/10
Reklam
Yetimleri korumak, kollamak zorundayız. Yetimleri toplumda babalılar, fakirleri de paralılar gibi yaşatmak zorundayız. Bilelim ki yetimlerin doyurulması gereken üç bölgesi vardır: Kafa, kalp ve mide. Kendi çocuklarımız, kendi yetimlerimiz de dahil piyasadaki tüm yetimlerin bu üç bölgelerini doyurmak zorundayız. Kafa Allah'a götürücü bilgiyle doyurulmalı, kalp Allah'a götürücü imanla, mide de Allah'ın helâl kıldığı rızıkla doyurulmalıdır. Karşımızdaki yetimlerin sadece midelerini doyurunca iş bitti zannetmeyelim, onların öteki bölgelerini de doyurmayı sakın ihmal etmeyelim.
Dûha Sûresi 9/10
Yetim, babası olmayan demektir. Henüz buluğ çağına gelmeden babasını kaybetmiş çocuklara yetim denir. Veya babası baba olarak vardır ama her gece eve sarhoş gelip giden çocuklar da yetimdir. Bir evde ananın kocası var, ama akşam eve sallanarak geliyor, sarhoş. Ya da baba akşam eve dükkanı taşıyor. Akşam eve âyet ve hadis getirmiyor. Çocuklarını Allah'la, peygamberle tanıştırmıyor. Kitapla, sünnetle tanıştırmıyor da şöyle kazandığını, böyle topladığını anlatmaya çalışıyor. Çocuklarına güzel bir isim verecekti ama vermiyor. İyi terbiye vermeliyken vermiyor. İşte böyle sarhoş bir babanın çocuğu bir gün karşımıza çıkınca: "Git baban öğretsin!" dememeliyiz. Babası yoktu zaten onun. Zira unutma ki bir zamanlar sen de yetimdin. Siz yetim değil de neydiniz?
Dûha Sûresi 9/10
Kitap ve sünnetle tanıştırılmamış tüm çocuklar yetimdir.
Dûha Sûresi 9/10
Allah O'na ص onun dâvâsına omuz verecek, ona destek olacak bir Hatice verdi.Uğrunda her şeyi göze alabilecek bir Zeyd verdi. Sonra onun yoluna baş koyacak, onun için doğup büyüdükleri vatanlarını, mallarını, mülklerini bile terk edebilecek binlerce Müslüman verdi. İşte bütün bunlar zenginlikti. Allah’ın Resûlü yeryüzünün en zenginiydi.
Dûha Sûresi 6/8
Reklam
Saadet, kanaattedir.
Zenginlik nedir? Zenginliğin ne olduğunu bilmek zorundayız. Zenginlik, aslında çokça mal, mülk sahibi olmak değildir. Zenginlik dünyaya karşı müstağnî, ihtiyaçsız ve eyvallahsız olabilmektir. Zenginlik, ihtiyaçsızlığı ihtiyaç haline getirmek değil, ihtiyaca sahip olmaktır. Zenginlik ve fakirlik ihtiyaç anlayışına ve bu anlayışa bağlı olarak hedeflemelere göre değişir. Meselâ yüz milyarı hedefleyen bir adamın cebinde elli milyar olsa da bu adam fakirdir. Niye? Çünkü hedefinde yüz milyar vardı da ondan. Ama üç milyonu hedefleyen bir adamın cebinde üç milyon varsa bu adam zengindir. Niye? İhtiyacı ve hedefi o kadardı. Demek ki zenginlik ve fakirlik ihtiyaca ve hedeflemelere göre değişir.
Dûha Sûresi 6/8
Subhanallahi ve bihamdihi...
Rabbini hamd ile tesbih et. Sübhanallah de. Elhamdülillah de. Rabbini hep gündemde tut. Rabbini hep yücelt. Hep O'nu noksan sıfatlardan tenzih edip mükemmel sıfatların sahibi kabul et. Ve Rabbine secde edenlerden ol. Rabbine boyun büküp O'nun emirlerine teslimiyet gösterenlerden ol. Namaz kılanlardan ol. Tüm bedenine Allah'ın karıştığını, tüm hayatında Allah'ın egemen olduğunu ortaya koyanlardan ol. Rabbine ibadet et. Tüm hayatını Rabbin için yaşa. Tüm hayatında O'nun kulu ve kölesi olduğunu unutma. Ta ki sana ölüm gelinceye kadar. Rabbinin ölüm yasasına teslim olup, O'nun huzuruna gelmek üzere bu dünyadan göçeceğin ana kadar hep kullukta ol. Bir an bile O'na kulluktan uzak olma. İşte senin görevin budur. Senin görevin bu şekilde bir kulluk ve Müslümanlıktır, hayatını Allah için yaşamaktır.
Bakara Suresi Tefsirinden
"Bazı insanlar Kur’an’ın açık ve net bir biçimde ortaya konmasından hep rahatsız olurlar. İnsanların Allah vahyiyle, Allah bilgisiyle tanışmaları bunları korkutur. Çünkü o zaman kendi inançlarının, kendi hayat programlarının boşluğu ve batıllığı açığa çıkacaktır."
O gün onlar, her şeyleriyle açığa çıkarlar. Kendileri, amelleri, niyetleri, gizledikleri, sakladıkları, yaptıkları, yapmadıkları her şey açığa çıkar, her şey ortaya dökülür. Faili meçhul hiç bir şey kalmaz o gün. İşte insanların dirilip açığa çıktıkları o gün Allah buyuracak ki: “Mülk kimin bugün? Mâlikiyet kimin bugün? Gökte­kiler, yerdekiler, kasalarınızdakiler, keselerinizdekiler, altınızdaki­ler, üstünüzdekiler kimin bugün? Evleriniz, arabalarınız, kadınla­rınız, çocuklarınız kimin bu­gün? Hâkimiyet kimin? Egemenlik ki­min bugün? Söz hakkı kimin bugün? Cevap verecek kimse yok ki. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölmüş. Hareket eden, nefes alan bir tek canlı kalmamış. Cevap vere­cek kimse olmayınca yine Allah cevap verecek ve buyuracak ki: “Bu­gün mülk, bugün hâkimiyet, bugün egemen­lik, bugün söz hakkı Kahhâr olan, tek olan Allah’ındır.”
Reklam
“O din gününün mâlikidir.” (Fatiha, 4)
Burada insanın hatırına bir soru geliyor. Peki acaba sa­dece bu dünyadaki hayat son bulup insanlar ölünce mi Allah söz sahibidir? Yâni sadece dünya hayatı son bulup âhiret hayatı baş­layınca mı Allah hâkimiyet ve otorite sahibidir? Bundan önce Allah söz sahibi değil mi­dir? Yâni şimdi, şu anda Rabbimiz otorite ve hâkimiyet sahibi değil midir? Bu dünyada sözü geçmiyor mu Al­lah’ın? Allah’ın hâkimiyeti, egemenliği bu dünyada yok da öbür ta­rafta mı başlayacaktır? Acaba Aristo’nun dediği gibi, dünyayı ya­rattı da işi bitti mi hâşâ Allah’ın? Acaba Allah dünya işlerini bilmi­yor da dünyada bizim hayatımızı dü­zenleyecek başka Rablerimiz mi var? Veya dünyayı yarattıktan sonra beğenmeyerek, onun ida­resiyle ilgilenmeyerek onun idaresini bize bı­rakan, nasıl bilirseniz öylece yaşayın, nasıl isterseniz öylece hukuk yapın, canınız nasıl isterse öylece giyinip soyunun, diyen dünyada hiç ses çıkarmayıp hâkimiyetini öbür tarafta gündeme getirecek olan bir Allah mı bu Allah? Hayır hayır, bugün de, yarın da yegâne Mâlik, dün-yada da, âhirette de yegâne söz sahibi, yegâne otorite ve hâkimi­yet sahibi Allah’tır. Hem öyle bir hâkimiyet sahibi ki, mülkünde ortağa asla rızası yoktur O’nun. 
"Hemen ölümle karşılaşmayı ister misiniz? Hiç düşündünüz mü? Hiç hesap yaptınız mı? Hemen bir anda ölümü kabullenmek kolay değil, değil mi? Düşünmek bile ürpertiyor insanı. Yaşadığımız hayat belli, ellerimizin kazandıkları da belli, bu hayatın bizi nereye götüreceği de belli. Onun için korkuyoruz ölümden."
MÜ'MİNUN-116. “Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. O'ndan başka İlâh yoktur. O, yüce arşın Rabbidir.” Hak olan, gerçek olan, Melik olan Allah’ın şanı şerefi çok yücedir. Hak olan Melik, yüceler yücesidir. Melik sadece O’dur, egemen sadece O’dur. O’ndan başka Melik, O’ndan başka egemen, O’ndan başka İlâh, O’ndan başka söz sahibi, O’ndan başka hükümdar, O’n-dan başka yetkili yoktur. İşte şu anda cennetlikler ve Cehennemlikler hakkında hüküm veren ve verdiği hükmünü uygulayarak cennetlikleri cennete, cehennemlikleri de cehenneme gönderen O’dur. Herkes o Melikin, O hükümdarın hükmüne boyun bükmüştür. O Allah ki kendisinden başka İlâh yoktur. Herkesin boyunlarındaki kulluk iplerinin ucu elinde olan sadece O’dur. O Allah Kerîm olan arş’ın Rabbidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.