Psikoloji ve dinin ortak bir yönü vardır. İkisi de büyük ölçüde insanlara istediklerini verir. Bilimin ışığının yetişemediği karanlık alanlarda psikoloji ve din adeta at koşturur. İkisi de gerçekten bildiğimiz şeylere bağlı kalsalardı şu anda ne psikologlar ne de rahipler iş bulabilirdi.
Psikoloji ve dinin ortak bir yönü vardır: İkisi de büyük ölçüde insanlara istediklerini verir. Bilimin ışığının yetişemediği karanlık alanlarda psikoloji ve din âdeta at koşturur. İkisi de gerçekten bildiğimiz şeylere bağlı kalsalardı şu anda ne psikologlar ne de rahipler iş bulabilirlerdi.
A'nın büyük harfle yazıldığı bir aşktı onlarınki. Hayatınızda olur da bir kez yaşarsanız -ve karşılık bulursanız- kendinizi çok şanslı sayacağınız türden özel bir aşk.
Ama mutluluk eroin gibiydi: Bir kez tadına baktınız mı, bir kez mutluluğun var olduğunu öğrendiniz mi bir daha asla mutluluğun olmadığı sıradan bir hayattan memnun olmazdınız.
“Mutluluk eroin gibiydi. Bir kez tadına baktınız mı, bir kez mutluluğun var olduğunu öğrendiniz mi bir daha asla mutluluğun olmadığı sıradan bir hayattan memnun olmazdınız. Çünkü mutluluk bir tatminden fazlasıydı. Doğal değildi. Mutluluk insanı titreten istinai bir durumdu; biteceğini bildiğiniz saniyeler, dakikalar, günlerdi. Ve üzüntü bittikten sonra değil, daha o anda başlardı. Çünkü mutluluk hiçbir şeyin aynı kalmayacağını, elinizde olanları elbet kaybedeceğinizi, yoksunluk sancıları çekip kaybettiklerinizin yasını tutacağınızı, acı çekme sınırınızın ne kadar geniş olduğunu bildiğiniz için kendinize lanet okuyacağınızı size korkunç bir şekilde öğretirdi.”
Mutluluk eroin gibiydi: Bir kez tadına baktınız mı, bir kez mutluluğun var olduğunu öğrendiniz mi bir daha asla mutluluğun olmadığı sıradan bir hayattan memnun olmazdınız.
Harry bir zamanlar mutluydu. Ama mutluluk eroin gibiydi: Bir kez tadına baktınız mı, bir kez mutluluğun var olduğunu öğrendiniz mi bir daha asla mutluluğun olmadığı sıradan bir hayattan memnun olmazdınız.
“Harry bir zamanlar mutluydu ama mutluluk eroin gibiydi: bir kez tadına baktınız mı, bir kez mutluluğun var olduğunu öğrendiniz mi bir daha asla mutluluğun olmadığı sıradan bir hayattan memnun olmazdınız. Çünkü mutluluk bir tatminden fazlasıydı. Doğal değildi. Mutluluk insana titreten istisnai bir durumdur; biteceğini bildiğiniz saniyeler, dakikalar, günlerdi. Ve üzüntü bittikten sonra değil, daha o anda başlardı. Çünkü mutluluk hiçbir şeyin aynı kalmayacağını, elinizde olanları elbet kaybedeceğinizi, yoksunluk sancıları çekip kaybettiklerimizin yasını tutacağınızı, acı çekme sınırınızın ne kadar geniş olduğunu bildiğiniz için kendinize lanet okuyacağınızı size korkunç bir şekilde öğretirdi.”