İnsan yalnızlığa tahammül edemez. Hayattaki en büyük yalnızlık ise talihsizliktir. Ve kişi gerek kendi talihsizliğini yazarak, gerekse başkalarının yaşadığı talihsizliği okuyarak yalnızlıktan kurtulmaya çalışır.
Bizim için önemli olan suretlerinden arınmış, soyunmuş eşyaydı. İşte tam da bu yüzden tenhayı arıyor, kalabalıktan kaçıyorduk. Çünkü eşya da aynı insan gibi kalabalıktan soyunamaz. Hayır. O mahremiyeti sever. Eşyanın en tabii ve çıplak halini; onunla baş başa kalıp, tefekkür edenler görebilir. Bilginler şehirde, bilgeler dağda yaşarmış demişti Nazif Bey. Acaba yüce yaratıcı bu sebeple mi peygamberlerini hep çobanlardan seçti? Veya peygamberlerine çobanlık yaptırdı? Eşyanın hakikatini idrak etsinler diye mi? Kim bilir…
Ne bekliyorsun bilmiyorum. Yanı hayattan… Bir beklentin var mı, o bunu sana verecek mi bilmiyorum? Hedefin varsa gençken kovala. Aceleye et. Yoksa yaşlılıkta bir işe yaramıyor. Gerçekten yaramıyor. Yaramadığı gibi seni de mahvediyor. Zengin olmak mi istiyorsun? Gençken ol! Yaşlılıkta gelen zenginlik ya ahlakını bozar ya da seni kendine bekçi yapar!