Bizim için önemli olan suretlerinden arınmış, soyunmuş eşyaydı. İşte tam da bu yüzden tenhayı arıyor, kalabalıktan kaçıyorduk. Çünkü eşya da aynı insan gibi kalabalıktan soyunamaz. Hayır. O mahremiyeti sever. Eşyanın en tabii ve çıplak halini; onunla baş başa kalıp, tefekkür edenler görebilir. Bilginler şehirde, bilgeler dağda yaşarmış demişti Nazif Bey. Acaba yüce yaratıcı bu sebeple mi peygamberlerini hep çobanlardan seçti? Veya peygamberlerine çobanlık yaptırdı? Eşyanın hakikatini idrak etsinler diye mi? Kim bilir…
seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde senden kaçış varsa bile kurtuluş yok şebnem.
artık, su olsam sana doğru akarım, uçak olsam sana doğru uçarım, erik olsam sana doğru yuvarlanırım..
.
hayatımın rolünü oynadım başrolde sen de vardın
ne fırtınaydı ama o saçlarınla birlikte
ne güneşlere yandık var mıydı hiç hatırım
avluda oturmuştuk ellerin ellerimde
sana bir ara aklımda kalanları anlatırım