Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilimsel Devrimlerin Yapısı

Thomas S. Kuhn

Bilimsel Devrimlerin Yapısı Gönderileri

Bilimsel Devrimlerin Yapısı kitaplarını, Bilimsel Devrimlerin Yapısı sözleri ve alıntılarını, Bilimsel Devrimlerin Yapısı yazarlarını, Bilimsel Devrimlerin Yapısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu koşutluğun hiç değilse bir yönü şimdiye kadar açığa çıkmış olsa gerektir: Siyasi devrimleri başlatan etken, var olan kurumların bir ölçüde zaten kendi eserleri olan ortamın sorunları karşısında giderek yetersiz kaldıklarının artan ölçüde hissedilir hale gelmesidir ve bu çoğunlukla siyasanın bir kesimine kısıtlı kalan bir bilinçtir. Bilimsel devrimler de, buna çok benzer bir şekilde, yani, eldeki paradigmanın araştırmayı zaten kendisinin odaklamış olduğu bir doğa parçasını incelemek için gerekli işlevi artık yapamadığının artan ölçüde hissedilmesiyle başlar ve bu teşhis,gene, bilimsel camianın belli bir kesimine sınırlı kalır. Gerek siyasi gerek bilimsel gelişmede devrimin önkoşulu, düzenin bunalıma varan ölçüde işlerliğini yitirdiğini haber veren belirtilerin algılanmasıdır.
Sayfa 183
Altıncı bölümde ele alınan bilimsel keşiflerin hepsi de paradigma değişikliklerine neden olmuşlar ya da böyle bir değişikliğe katkıda bulunmuşlardır. Üstelik bu keşiflerin yer aldığı değişik- liklerin yapıcı olduğu kadar yıkıcı yanları da olmuştur. Herhangi bir buluş benimsendikten sonra, bilim insanları hem daha geniş bir doğal görüngü kapsamına erişiyorlar, hem de önceden bilinen görüngüleri çok daha büyük bir kesinlikle açıklayabiliyor- lardı. Fakat bu kazancın bedeli olarak daha önceleri kullanılan, alışılmış bazı inançların ve uygulamaların terk edilmesi ve önceki paradigmanın bu öğelerinin yerine yenilerinin konması gereki yordu. Daha önce de kanıtladığım gibi, bu tür dönüşümler olağan bilim yoluyla varılan bütün keşiflerde konu olmuştur ve buna tek istisna, en ince ayrıntısına varana dek önceden kestirilebilen ve sürpriz yaratmayan buluşlardır. Ancak şu da bir gerçek ki bu tür yapıcı-yıkıcı paradigma değişikliklerinin tek kaynağı keşifler değildir.
Sayfa 151
Reklam
Aslında insanın bilimi çekici bulması için birçok neden olabilir. Bunların arasında ilk akla gelenler, yararlı olma arzusu, yeni bir alanı keşfetmenin heyecanı, doğada belli bir düzenlilik bulma umudu ve yerleşik bilgiyi sınama ihtiyacıdır. Bu ve başka nedenler aynı zamanda bilim insanını sonradan meşgul edecek tekil sorunların belirlenmesine de yardıma olur. Dahası, her ne kadar sonuç bazen hayal kırıklığı da olsa, bu gibi nedenlerin bilim insanına önceleri çekici gelip, sonra onu başka yönlere itmesinin faydası vardır. Bilimsel çabanın sırasında tabii ki yararlı olmak, yeni alanlar açmak, düzen kurmak ya da eskiden kurulu inançları yeniden sınamak gibi işlevleri olacaktır. ama olağan bir araştırma sorunu ile meşgul olan bireyin aslında hiçbir zaman doğrudan bu saydıklarımızı yaptığı görülmez. Bir kez araştırmaya girildikten sonra kişiyi dürten amaç bambaşka bir nitelik kazanır, başka bir düzeye geçer. Onun artık tek düşüncesi becerisini yeterince kullanabilmesi halinde, kendinden önce hiç kimsenin çözemediği ya da onun kadar iyi çözemediği çetin bir bulmacayı çözebileceği inancı ve iddiasıdır. İnsanlığın gelmiş geçmiş en büyük bilimsel kafalarının çoğu, tüm mesleki çabalarını bu tür çetin bulmacalara adamışlardır. Zaten çoğu zaman herhangi bir uzmanlık dalının insana verebileceği başka bir şey de yoktur. Ancak insan bir kez bu işin tiryakisi olmuşsa, uğraşın ilginçliği açısından bunun fazla bir önemi yoktur.
Sayfa 114 - *
Amaç, paradigmanın yeni bir uygulanışını göstermek yahut önceden yapılmış bir uygulamanın kesinlik derecesini artırmaktır.
Sayfa 105
"Gerçek, hata yapana, karmaşaya düşenden daha yakındır."
Sayfa 91 - Bacon
Bilimsel devrimlerin en açık seçik örnekleri, bilimsel gelişme- nin ünlü aşamaları arasında daha önceden de çoğu kez devrim olarak nitelendirilmiş olanlarıdır. Bu nedenle, bilimsel devrim- du lerin doğasını ilk kez doğrudan inceleyeceğimiz IX ve X. bölüm- lerde, bilimsel gelişmedeki büyük dönüm noktalarını ve bunları çağrıştıran isimleri tekrar tekrar ele alacağız: Copernicus, New- ton,, Lavoisier, Einstein. Bunlar, bilimsel devrimlerin ne olup ne olmadıklarını, hiç değilse fizik bilimlerinin tarihinde yer alan birçok diğer olaydan yahut isimden daha büyük bir açıklıkla ser- gilemektedirler. Her biri bilim topluluğunun, bir zamanlar en bu yük saygının duyulduğu bir kuramı reddedip, Jerine onun tersinl benimsemesini gerektirmiştir. Her birinin ardından, bilimsel in- celeme alanına giren sorunlarda ve nelerin kabul edilebilir sorunlar, nelerin geçerli çözümler olduğunu belirlemek için meslekte başvurulan ölçütlerde büyük değişim meydana gelmiştir. Nihayet, her biri bilimsel düş gücünü, bizi son tahlilde içinde bilimsel çalışma yapılan dünyanın artık bambaşka bir dünya olduğunu söylemeye zorlayacak kadar köklü bir dönüşüme uğratmıştır. Bu tür değişiklikler ve hemen her zaman beraberlerinde getirdikleri çatışmalar, bilimsel devrimleri tanımlayan başlıca özelliklerdir
Sayfa 77
Reklam
Tarih, yalnızca bir zamandizimi ve anlatı deposu olarak görülmediği takdirde, şu anda bize egemen olan bilim imgesinde esaslı bir dönüşüme yol açabilir.
Sayfa 71
... asrımızın en büyük yazarlarından Bertolt Brecht'in bilim-toplum ilişkileri üzerine yazdığı sarsıcı satırları anımsamamak olanaksızdır: Galileo'nun Yaşamı adlı oyunda, Engizisyon tarafından görüşlerini inkâr etmeye zorlanan ve boyun eğen Galileo şöyle der: "Benim düşünceme göre, bilimin tek amacı insan varlığının çilesini hafifletmektir. Eğer bilim insanları... Kendilerini yalnızca bilgi için bilgi toplamaya sınırlarlarsa, bilim sakat kalacak ve yeni buluşlar yalnızca yeni dertler getirecektir. Zamanla, keşfedilebilecek her şeyi keşfedebilirsin, fakat ilerlemen insanlıktan uzaklaşan bir ilerleme olacaktır. Seninle insanlık arasındaki uçurum birgün o kadar büyüyebilir ki, senin yeni bir buluş üzerine duyduğun coşkunun karşılığı, evrensel bir dehşet haykırışı olabilir."
Sayfa 51
Karl Popper, Kuhnun görüşünün, kendisinin iddia ettiği gibi, tarihsel bir görüş olamayacağını, dü- pedüz mantıksal görelilikçilik olduğunu öne sürmüştür. Popper'a göre Kuhn'un akılcı eleştirinin yalnızca temel kavramsal sistemde anlaştıktan sonra başlayabileceği inancının bilimin esas ilerleme unsuru olan sürekli eleştirel tartışmayı
Sayfa 33
Nedensellik, çeşitli araçlarla doğayı irdelediğimiz zaman ortaya çıkan tikel deneyimler arasında kurulan mantıksal, giderek matematiksel ilişkilerdedir. Bu tür biçimsel, simgesel ilişkilere fizik kuramlarının getirdiği değişikliklerin ötesinde kalan bir gerçeklik hakkında felsefi sonuçların çıkması için, kullandığımız simge veya kavramların dış dünyada gerçekten var olan ilişkileri/nesneleri temsil ettiklerini kabul etmek ve bunların temel niteliklerine giderek daha fazla yaklaşmanın mümkün olduğunu düşünmek lazımdır. Halbuki bilim bu tür bilgi sağla- yamaz. Bilimin görevi, düşünce ile gerçeklik arasında bir uyum yahut özdeşlik sağlamak değil, gerçeklikten sağlanabilen sistema- tik deneyimleri tutarlı bir yapı içinde birbirine bağlamak ve bu yapının doğruluğunu giderek artırmaktır. Bilimin kullandığı dil- de, öne sürülen önermelerin, kuramsal ya da deneysel olsun, tikel ampirik deneyimler tarafından sınanarak doğrulanması ile öner- melerde kullanılan kavramların gerçekliği yansıtması birbirinden ayrı düzeylerdir ve bilim daha birinci düzey üzerine kurulmalıdır. Doğada gerçekten zorunlu nedensellikler olup olmadığı gerçek bir bilimsel kaygı değildir. Asıl önemli olan, deneyimlerimiz ile onları betimleyen nicel ilişkiler arasındaki bağlantıdır. Belli bir deneysel olguya hangi farklı araçlarla yaklaşırsak yaklaşalım, hep aynı ilişkileri veya aynı rakamsal değerleri bulabiliyorsak, bağlantı tektir, yani doğrudur. Önemli olan bunu sağlamaktır.
Sayfa 21
286 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.