Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilimsel Devrimlerin Yapısı

Thomas S. Kuhn

Bilimsel Devrimlerin Yapısı Gönderileri

Bilimsel Devrimlerin Yapısı kitaplarını, Bilimsel Devrimlerin Yapısı sözleri ve alıntılarını, Bilimsel Devrimlerin Yapısı yazarlarını, Bilimsel Devrimlerin Yapısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Macar asıllı bilim felsefecisi Imre Lakatos’un bir özdeyişle belirttiği gibi, “Bilim felsefesi olmadan yapılan bilim tarihi kör, bilim tarihi olmadan yapılan bilim felsefesi ise boş bir girişimdir.”'
Farkına vardığı her aykırılığı incelemeye kalkan bilim adamı asıl önemli işlerini bitirmeye vakit bulamaz.
Reklam
Bilmek-istediğimize-doğru-evrim düşüncesinin yerine, bildiklerimizden-başlayan-evrim düşüncesini koymayı bir öğrenebilsek, belki böylece bir sürü rahatsız edici sorundan da kurtulmuş olurduk.
Sayfa 273
Art arda gelen ve her aşamasında doğanın biraz daha ayrıntılı anlaşıldığı bir süreç. Fakat söylenmiş ya da söylenecek hiçbir şey, bu sürecin belli bir yere doğru evrim yaptığını gösteremez. Bu boşluk kaçınılmaz olarak birçok okuru rahatsız edecektir. Çünkü bilimi, doğa tarafından önceden saptanmış bir amaca doğru sürekli yaklaşan hemen hemen tek insan çabası olarak görmek hepimizde kalıcı bir alışkanlık haline gelmiştir.
Sayfa 273
Bilimsel devrimlerde kazançlar kadar kayıplar da söz konusudur ve bilim insanlarının kayıplara karşı kısmi bir körlükleri olduğu söylenebilir. Diğer taraftan, devrim yoluyla ilerleme konusunda yapılan hiçbir açıklamanın bu noktada durmasına da olanak yoktur. Aksi halde, bilimlerde güçlünün daima haklı olduğu gibi bir sonuç çıkartılabilir. Gerçi böyle bir tanımlama gene tamamıyla yanlış sayılmaz, yalnız söz konusu sürecin doğasını ve paradigmalar arasında yapılan seçimi belirleyen otoritenin niteliğini gözden kaçırmamak koşuluyla. Eğer paradigma tartışmalarının yargıcın, yalnızca otorite, hem de özellikle meslek dışı bir otorite olsaydı, tartışmaların sonucu gene devrim olabilirdi, fakat buna bilimsel bir devrim denemezdi. Bilimin salt var olması bile, paradigma seçimi yapacak gücün bir hayli kendine özgü bir topluluğun üyelerine verilmiş olmasına bağlıdır.
Sayfa 270
Ancak, ilerleme olan her alanı bilim saymak gibi bir eğilimimiz olduğunu kabul etme, önümüzdeki soruna sadece açıklı kazandırabilir, çözüm getirmez. Bu denemenin betimlediği tek nikler ve amaçlarla yürütülen bir girişimde ilerlemenin neden bu kadar önemli sayıldığının anlaşılması, bir sorun olarak hála karşımızdadır. Bu sorun aslında birçok değişik sorudan oluş maktadır ve her birini de ayrı ayrı ele almak zorundayız. Yalnız sonuncusu hariç hepsinde çözüm büyük ölçüde bilimsel faaliyet ile onu uygulayan topluluk arasında kurulu ilişki hakkındaki alışılmış görüşlerimizi tersine çevirebilmemize bağlı olacak. Bunu yapabilirsek bilimsel ilerleme hatta bilimsel nesnellik deyimleri bir ölçüde gereksiz hale gelebilir. Aslında bu fazlalığın bir yönünü daha şimdiden gördük bile. Bir bilgi dalı bilim olduğu için mi ilerleme kaydeder, yoksa ilerleme yaptığı için mi bilim sayılır?
Sayfa 263
Reklam
Çağdaş olağan bilimin bulmacalarından birçoğu en yeni bilimsel devrimden sonrasına kadar ortada bile değillerdi. Bu bulmacalardan çok azı, içinde oluştuğu bilim dalının tarihsel başlangıcına kadar izlenebilir. Önceki kuşaklar kendi sorunlarına kendi araçlarıyla ve kendi çözüm ilkeleriyle yaklaşmışlardır. Üstelik değişen yalnız sorunlar da değildir. Tersine, eğitim metnindeki paradigmanın doğaya uydurmaya çalıştığı olgu ve kuram örüntüsünün tamamı değişmiştir.
Sayfa 238
Tarihi geriye doğru yazmak hevesi yaygın olduğu kadar da kalıcıdır. Fakat tarihi yeniden yazma hevesi bilim insanlarını daha çok etkiler çünkü hem bilimsel araştırmanın sonuçları o araştır manın tarihsel bağlamına görünürde bir bağımlılık sergilemez, hem de bunalım ve devrim süreleri dışında bilim insanının çağdaş dünyadaki konumu oldukça sağlam bir görünümdedir. Bilimin Mister bugünü ister geçmişi hakkındaki tarihsel ayrıntıların çoğalmasıyla ya da sunulan tarihsel ayrıntılara duyulan sorumluluğun artmasıyla, insan huylarına, hatalarına yahut da karmaşalarına yapay bir önem kazandırılacağı kanısı yaygındır. Buna göre, bilimin en iyi, en dayanıklı çabaları sayesinde safdışı edilebilmiş ayrıntıları tekrar yüceltmemize ne gerek vardır? Tarihsel olgunun bu şekilde küçük görülmesi bilim mesleğinin ideolojisinde derinden ve belki de işlevsel olarak kök salmıştır; hem de başka tür olgu ayrıntılarına en büyük değeri veren bir meslekte.
Sayfa 236
Siyasi ve bilimsel gelişme arasındaki koşutluğun bu oluşsal yönü hakkında artık herhangi bir kuşkuya yer kalmamıştır sa- nırım. Öte yandan koşutluğun, bu ilk yönüne anlamını kazan- dıran ikinci ve daha derin bir boyutu vardır. Politik devrimlerin amacı, siyasi kurumları, gene bu kurumların yasaklamış olduğu yollardan değiştirmektir. Dolayısıyla
Sayfa 184
Bu koşutluğun hiç değilse bir yönü şimdiye kadar açığa çıkmış olsa gerektir: Siyasi devrimleri başlatan etken, var olan kurumların bir ölçüde zaten kendi eserleri olan ortamın sorunları karşısında giderek yetersiz kaldıklarının artan ölçüde hissedilir hale gelmesidir ve bu çoğunlukla siyasanın bir kesimine kısıtlı kalan bir bilinçtir. Bilimsel devrimler de, buna çok benzer bir şekilde, yani, eldeki paradigmanın araştırmayı zaten kendisinin odaklamış olduğu bir doğa parçasını incelemek için gerekli işlevi artık yapamadığının artan ölçüde hissedilmesiyle başlar ve bu teşhis,gene, bilimsel camianın belli bir kesimine sınırlı kalır. Gerek siyasi gerek bilimsel gelişmede devrimin önkoşulu, düzenin bunalıma varan ölçüde işlerliğini yitirdiğini haber veren belirtilerin algılanmasıdır.
Sayfa 183
285 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.