Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hatırladıklarım 1914-1933

Bir Alman'ın Hikayesi

Sebastian Haffner

En Eski Bir Alman'ın Hikayesi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Bir Alman'ın Hikayesi sözleri ve alıntılarını, en eski Bir Alman'ın Hikayesi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sol, kalkıştığı hiçbir işin üstesinden gelemez.
Bunlara bir şans vermek için sorgularında 'Sizi kandırdılar, değil mi?' diye sorduğumuzda, bize 'Hayır, kahrolsun işçi katilleri ve halkını satanlar!' diye bağırıyorlardı. O zaman yapacak bir şey kalmıyordu tabii ve mecburen vuruyorduk bu çocukları, düzineler halinde. Bir akşam başımızdaki albay, 'Hiçbir zaman böyle bir acı hissetmedim kalbimde,' demişti. Evet, işte 1920'de Ruhr havzasında vurulan bu insanlar proleter gençliğin kremasıydı."
Sayfa 42 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sert rüzgarlara maruz bırakılmıştık ama bunun karşılığı olarak hapsolmamıştık; fakirleşmiştik, fikri geleneksel değerler açısından da, ama buna karşın miras alınmış önyargılardan kurtulmuştuk;kaşarlanmış ve sağlamlaşmıştık. Katılaşmaktan paçayı sıyırmıştık ya, gevşemek diye bir tehdit bizim için söz konusu değildi. Kinizminden kaçınabilmiştik ya, Parsifalvari meftunlar olmaktan korumamız gerekmiyordu. 1925 ile 1930 arasının Alman gençliğinin en iyileri arasında bu dönemde, sessiz ve derinden, çok güzel ve umut vadeden bir şeyler gelişiyordu.
Sayfa 73 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Stresemann'ın ölümü sonun başlangıcıydı.
Sayfa 79 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
( Tuhaftır, ne yaparlarsa yapsınlar sonunda yenilenler ve kaçarken vurulanlar hep komünistler oluyordu. Bu sanki bir tabiat kanunu gibiydi.)
Sayfa 85 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Avrupa tarihinde terörün iki formu görülebilir: Bunlardan biri kontrolden çıkmış, zafer sarhoşu bir devrimci kitlenin gem vurulamayan kan banyosu, diğeriyse aklında sürekli olarak korkutma ve güç gösterisi olan muzaffer bir devlet aparatının soğuk, enine boyuna planlanmış kıyıcılığı. Bu iki terör formu normal şartlar altında devrim ve tahakküm arasında paylaşılır. İlk form devrimci terördür, anlık heyecan ve öfkede, kendini kaybetmiş olma durumda bulur özrünü; ikinci form baskıcı terördür, mazereti kendisini önceyen devrimci dehşetin misillemesi olduğudur.
Sayfa 113 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Stockholm Sendromu gibi
İnsanlar katılmaya başladılar, önce korkudan, ama insan bir kere katılmaya başladıktan sonra artık bunu korkudan yapmak istemiyordu - bu alçakça ve pespaye bir şey olurdu, değil mi? Bu nedenle de parçası olunan şeyin gerektirdiği zihniyet bilahare tamamlanıyordu. İşte, nasyonal sosyalist devriminin zaferinin ruhsal temelini bu durum oluşturuyordu.
Sayfa 117 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Tabii devrimi tamamlamak için bir şey daha gerekiyordu: Mart 1933'teki seçimde oyunu Nazilere karşı kullanmış Alman halkının yüzde 56'sının güvendiği bütün partilerin ve diğer kurumların liderlerinin korkakça ihaneti. Bu dehşet verici ve belirleyici gelişme, dünyanın tarihsel bilincinde yeterince görünmez: Naziler bu ihaneti vurgulamak için özel bir istek göstermezler, çünkü bu onların "zaferinin" değerini doğal olarak önemli ölçüde azaltacaktır, hainlerin kendileri...- ihanetlerinin vurgulanmasımı hiç istememeleri tabii ki anlaşılır bir şeydir. Fakat tarihsel bilinçten ırak kalmasına rağmen yine de sadece bu ihanet, ilk bakışta izahı mümkün olmayan bir olgunun, korkaklardan ibaret olmadığı muhakkak olan bir büyük halkın direnç göstermeden bu yüz karası kepazeliğe teslim olmasının izahını mümkün kılar.
Sayfa 117 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Sosyal demokrat liderlere bakacak olursak, onların, milyonlarca düzgün, küçük insandan oluşan sadık ve tereddütsüz bağlı yandaşlarına ihaneti daha 20 Temmuz 1932'de, Svering ve Grzesinski “şiddetten kaçma”* kararını aldıklarında zaten başlamıştı. Sosyal demokratlar 1933'teki seçim mücadelesini dehşet verecek kadar aşalıyıcı bir tarzda, Nazilerin sloganlarının arkasına takılıp, kendilerinin ne kadar “milli” olduklarını vurgulamaya çalışarak geçirmişlerdi. 4 Mart'ta, seçimden bir gün önce, “güçlü liderleri” Prusya başbakanı Otto Braun, arabasıyla İsviçre sınırını geçti, geleceği düşünerek temkinli davranıp Ticino'da bir ev almıştı Braun. Mayıs ayında, feshedilmelerinden bir ay önce, Sosyal demokratlar Reichstag'da hep birlikte Hitler hükümetine güvenoyu verdiler ve Horst-Wessel** marşını söylediler. (Meclis bültenindeki not şöyledir: “Hem meclis hem de izleyici sıralarında bitmek bilmeyen bir tezahürat ve alkış. Şansölye de sosyal demokratlara dönmüş, alkışa katılıyor.” *Papen hükümeti Preussenschlag denilen kararnameyle anayasaya aykırı olarak Prusya eyalet hükümetini devreden çıkardığında Severing ve diğer sosyal demokrat liderler aktif bir direniş göstermeme kararı alırlar, Severing bu kararı 'Ben şiddetten kaçınmayı tercih ettim.' şeklinde açıklar - ç.n. **Sözlerini bir SA üyesi olan Horst Wessel'n yazdığı nasyonal sosyalist marş - ç.n.
Sayfa 117 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Eğer insanlar bugün -belki eski Atina'da olduğu gibi- kendi ayakları üzerinde durabilen ve hadiselerin bütünüyle ilişki kurabilen varlıklar olsalardı ve kendilerini mesleklerine ve günlük ajandalarına hiçbir zaman kendilerini kurtaramayacak kadar teslim etmiş, binlerce küçük detaya bağımlı, adeta bir ray üzerinde kayıp giden ve “raydan çıktığında” herkesi tamamen çaresiz bırakan bir hayatın esiri olmasalardı, muhtemelen ne kadar farklı olurdu devrimlerin ve hatta bütün tarihin akışı?
Sayfa 124 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Güneş ışığı başladı beni yormaya Ah, yıkılsa Dünya, yerle yeksan olsa”
Sayfa 179 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Zor ama güzel bir kitaptan..
"Açıkça anlaşılıyordu ki gelecek, sıradışı şahsiyetler olmak için çalışmış didinmiş, gayret göstermiş Ratheanu'ların olmayacaktı, gelecek basitçe araba kullanmayı ve ateş etmeyi öğrenen Techow ve Fischer'lere aitti."
Sayfa 50 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Nazizm kaynağı Alman sosyolojisi
"O dönemde Nazi olanların hepsinin, Nazi olarak ne olduklarını doğru dürüst bildiği kanaatinde değilim. Belki milliyetçilik için Nazizm diye düşünüyorlardı, belki sosyalizm için, Yahudilere karşı olmak için ya da 1914-1918 aşkına ve çoğu içten içe, yeni bir toplumsal maceraya atılmanın ve yeni bir 1923'ün heyecanını yaşıyordu - ama tabii her şeyin bir "kültür ulusunun insanca normları" içinde olması kaydı şartıyla."
Yok edici o amaca ulaşmanın dayanılmaz ağırlığı.
"Nazilerin antisemitizminin, Yahudilerle ve onların hata ya da sevaplarıyla neredeyse hiçbir ilgisi olmadığı hususunda bugün kimsenin tereddüdü kalmamıştır herhalde. Naziler, Almanları dünyanın neresinde olursa olsun Yahudilerin peşini bırakmamaya ve mümkün olduğunca köklerini kazımaya hazırlamak niyetinde olduklarını artık neredeyse saklamaya ihtiyaç duymuyorlar. Burada ilginç olan bunun için öne sürdükleri gerekçe değil - bu gerekçe o kadar aşikar bir saçmalık ki onu çürütmeye çalışmak bile bir tür kendini aşağılama olacaktır- niyetin ta kendisi. Bu dünya tarihinde gerçekten de yepyeni bir şey. ... koca bir halkı vahşi bir köpek sürüsü gibi 'azdırmayı' hedefleyen bir deneme."
Sayfa 129 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Normal, apolitik her hayatın bir anda siyasi bir gösteri olarak algılanması da siyasetin insanların özel hayatlarına yaptığı tuhaf bir müdahale değil miydi?
Sayfa 100Kitabı okudu
434 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.