Başlamaya bir anda karar verdiğim bir kitap. İsmi korkutucu ve kitabın ağır olduğu izlenimini yaratıyor ama çok az bölüm dışında beyniniz yorulmuyor. Yoran bölümler bilimsel açıklamalara detaylı şekilde değinen bölümler. Eğer ilginiz yoksa biraz sıkılabilirsiniz o bölümlerde.
Kitaba başlamadan önce Mustafa İnan ismini duymamıştım bile. Okudukça büyük hayranlık kazandım. Bir insan kendini bu kadar ülkesine adayabilir mi, bu kadar idealist olabilir mi diye kendinize soracaksınız.
Fizik ve matematikten hiç haz etmememe rağmen Oğuz Atay’ın kendine has anlatımının da etkisi olsa gerek kitaptan zevk aldım. Ve kitabın bana aşıladığı en güzel şey: Önemsiz bilgi yoktur, her bilginin işe yarayacağı bir mecra vardır. Bu kitap sayesinde bir sürü fizik ve matematik terimi öğrendim ve yine bu kitap (Mustafa İnan) sayesinde, öğrendiğim ve benim alanım ile hiç ilgisi olmayan bu terimleri gereksiz bulmuyorum. Fotoelastisite, Mukavemet ve Tatbik-i Mekanik gibi terimler ilk sırada geliyor. Çok yönlü kişiliği örnek alınması gereken bir bilim adamı.
Mustafa İnan’ın beni en çok etkileyen yönü, mekanik ile uğraşırken aynı zamanda sanat ve edebiyat ile sıkı bir ilişki içinde olmasıydı. Divan edebiyatına tutkusu beni benden aldı diyebilirim. Girdiği her ortamda sevilmesi ve baş köşeye konulması, bu çok yönlü kişiliğinden kaynaklanıyor. Kitaptan herkesin genel olarak çıkartması gereken, bilim adamlarına daha fazla önem verilmesi daha fazla ödenek sağlanması gerektiği. Şu futbola yapılan yatırımın bir kısmını bilim adamlarımız için yapmalıyız. Eğer gelişmek istiyorsak..